Mahirin Kalemi

Kurban Bayramı için bizim oralarda “iş bayramı” denir. Kurbanlar kesildiği andan itibaren bitmeyen bir telaş başlar. Kurban Bayramı bizim evde, erkeklerin Bayram namazına gitmesi, annenin özenle sabah kahvaltısı hazırlaması ile başlardı. Bayram temizliği günler öncesinde yapılır sonra mutfağa girilip Ünye lokumu, su böreği ve fındıklı baklava açılırdı. Çarşamba günü köylü pazarından alınan mis kokulu süt kaynatılır, yoğurt yapılır, bayram sabahına ayran olmak üzere dolapta bekletilirdi. Tatlının yanına mutlaka ayran ikram edilirdi bizim evde. Canbula Muharrem’in Çataltepe Gazozu olsa da ayranın yeri başkaydı. 

Ünye’de “büyükbaşa girmek” daha popüler olsa da, bazen koyunu günler öncesinde alıp bizim bahçeye bağlardı babam. Ben o koyunun arada acı acı “mee”lemesine balkona çıkardım. Koyuna bakarken de “acaba bayramda kesileceğini hissediyor mu?” diye düşünmeden kendimi alamazdım. Sabah erkenden bayram namazından sonra kurbanlık kesilir, hemen ciğeri eve getirilir, soğan ile kavrulur ve kahvaltı sofrasına konulurdu. Etler ise parçalanıp ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere, babamın satırı eline almasını balkonda beklerdi. 

Babam büyük bir itina ile bismillah çekip işe koyulurdu kahvaltıdan sonra. Parçalara ayırılan etler, ayrı ayrı poşetlere konup üzerine isim yazılırdı. Kimseye hak geçmesin diye özen gösterilir ve biz çocuklara ise dağıtma işi düşerdi. “Allah kabul etsin” diyerek alırdı, kurban payını götürdüğümüz evde bize kapıyı açan güler yüzlü teyzeler. 

Küçük bir kısmı eve ayrılır onunla da, akşam yemeği için kavurma yapılıp eve gelen Tanrı Misafirleri ile kurban etinin tadına bakılmış olurdu. Babam ve annem; “kurbandan kurbana evine et girenler var, çok şükür bu sene de kesebildik, Allah kabul etsin” duaları ve şükrü ile bayramın manası ve anlamı hakkında sohbet ederlerdi. 

Rahmetli babam gelenek ve göreneklerine bağlı biriydi. Bayramda eve gelecek çocuklar için günler öncesinde arasına bayram harçlığı koyduğu tertemiz mendilleri hazır ederdi. Kumaş mendilleri şimdiki nesil hiç bilmez, o zamanlar “kullan- at” mantığı olmadığı ve tasarruflu bir hayat yaşadığımız için, önemliydi mendiller. Hepimizin cebinde bulunan bu kumaş mendiller, kirlenince yıkanır, ütülenir, tertemiz tekrar kullanılırdı. Bu geleneği yaşatmak için babam, zor bulsa da kumaş mendilleri, hep devam ettirdi mendilin arasında harçlık verme alışkanlığını. 

Ben gezmeye bayılırım ve çocukken de severdim bayramlaşmaya gitmeyi. Kalabalıkları, bize misafir gelmesini de çok seven bir aileydik. Neşeli, muhabbetli, ikramlı bayram günlerinin yeri çok özeldir bende. Daha bir özenli giyinir herkes, bayramlıkları ile çocuklar pırıl pırıldır. Belki de benim yaptığım gibi, yeni alınan ayakkabısı başucunda uyumuştur o gece. Bayramlarda aile büyüklerini ziyaret edip, el öpmek, bir hayır duasını almak ne güzeldir. 

Herkesin bayramını kutluyorum, şuraya da mendil arası harçlık ve bir şekerlik bırakıyorum. Nice bayramlara.

ÜNYE KENT GAZETESİ

2 Yorumlar

  1. kavurma ile mendil en çok hoşuma gitti :)

    YanıtlaSil
  2. Yine bir bayrama ulaştık şükürler olsun Allah nice bayramlara ulaştırsın takibe aldım bana da beklerim :)

    YanıtlaSil