Yaşadığı yeri güzelleştiren insanlara bayılıyorum. Çok paran pulun olması gerekmiyor bunun için. Camının önüne bir cam güzeli veya sardunya saksısı koyman, balkonunu begonya ile süslemen senin elinde. Yaşam sevincini, coşkusunu adeta dışa vuruyor bazı evlerin balkonları hiç dikkat ettiniz mi? O pencere kenarında sulanan bir saksı varsa eğer, orada mutlu ve umudunu yeşertmekten vazgeçmeyen bir kadın vardır o evde. İçinin rengi dışına yansıyordur, o rengarenk çiçekleri ile konuşur sularken, severek çiçek açmalarını bekler.

Bir mahalleden geçtiğimde kafamı kaldırıp, balkonlara, pencerelere bakarım ister istemez. Çocuk sesleri, kadın kahkahaları, erkek muhabbetleri yükselir bazı evlerden. Yaşayan evler farklıdır, ruhu vardır, hareket ve neşe vazgeçilmezdir. Mutlu aileler sıkıntıları bile vakur yaşarlar, hır gür içinde değil, dayanışarak, birbirine kol kanat gererek. Tüm dertler, sıkıntılar, tasalar yaşanır birlikte, o aile dimdik ayaktadır. O sevgi bağı, saygı çizgisi aşılmaz hiç bir zaman.

Yaşadığın yeri güzelleştirmen çevrendeki insanlarla kurduğun diyalogla da çok ilişkili. Suratını asıp herkesi terslersen, sürekli yargılayıp, eleştirirsen bulunduğun ortam cehennem olur. Güler yüzle girdiğin ortamda, güzel sözler edersen, kimseye ön yargı ile yaklaşmayıp insaniyetle ve sevgiyle davranırsan orası da cennet olur.

Başkalarını suçlayan, herkes kötü bir ben iyiyim sanan insanlar beni hep düşündürür. Hayatın etki-tepki olarak sana cevap verdiğini bilirim. Bana nasıl davranılsın istiyorsam ben de öyle davranmalıyım çevreme. Kendi yaptıklarını analiz edemeyen sürekli başkalarının  olumsuzluklarını sorgulayan ve anlatanlar ne çok değil mi? Hayatı kendine ve çevresine çekilmez yapma becerisi olanlar da var ayrıca.

Kurak topraklar nasıl yağmur yağdığında suya doyar, bakımı yapıldığında yeşerip verimli hale gelir. Aile için de, sıkıntılar kurak dönem gibidir. O dönemden sonra yağan bereket yağmurları ile tekrar canlanıp, neşeli ve huzurlu günlerine döner. Bugünlerde zora kimse tahammül etmek istemiyor hemen kaçacak, vazgeçecek yer arıyor. Oysa ki, seviyorsan ve inanıyorsan sabırlı olup sımsıkı birbirine tutunarak zor günleri geçirmeyi bilmek gerekir.

Önündeki saksıda rengarenk sardunyalar olan, dantel örtülü pencere gördüğümde içimi bir sıcaklık kaplar. O pencerenin gerisinde mutlu ve tatlı bir kadın yaşadığını düşünürüm. Herkesin ablasıdır o, evi mis gibi kek, poğaça kokar, bir tabak da komşusuna götürür. O, pencerede yorgunluk kahvesini içerken bir yandan dantelini yapar, bir gözü sokakta oynayan çocuklardadır. Düşüp dizini kanatan bir çocuk gördüğünde hemen koşar yarasına pansuman yapar. Merhametlidir, sokak kedilerine, köpeklerine su ve mama verir. Komşusuna güler yüzle hal hatır sorar. Okuldan gelen çocuklarını kucaklayarak, öperek karşılar.

Farkındalık önemli hayatta, her ne yaparsak yapalım o sardunyaların ruhu ferahlatan içini huzur kaplayan kokusunu unutmadan yaşayalım. Hayatımızın telafisi yok, onu güzelleştirmek bizim elimizde.

ÜNYE KENT GAZETESİ

4 Yorumlar

  1. Selam Fatma Hanım, İstanbul Cihangir'de bazı köylerde o saksılar sokaktaydı yada sokakağa bakan alt katta pencere kenarı dardır. Bir evde çiçek varsa bence o ev yaşayan evdir. Sizin yazdığınız gibi mutlu hayata farklı bakan insanlar. Benim sardunyalarıma ocak ayına kadar çiçek açtı. Kapalı balkonda kuzey cephesi olmasına rağmen öldüler şimdi minik fidelerle yetiştirmeye çalışıyorum. Daha çiçekçiler gelmemiş. Havalar ısınmadı yazın sıcağa dayanırlar. İki gün önce çiçekçiden Lavanta ve adaçayı aldım. Köyde bıraktım. Toprak aldım. Sebzeleri bir çuvala doldurdum üstüne toprak atayım. Bir yandan soğuk saksılar dışarıda donuk. Açılmaları lazım. Yazınız güzeldi. Sizi tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne kadar güzel sizin gibi harika kadınlar yaşadığı ortamı güzelleştirmeyi biliyor
      sevgiler öpücükler

      Sil
  2. ah evet nefis nefis yaa :)

    YanıtlaSil