Fransa’nın başkenti Paris’teki Louvre Müzesi’nin Apollon Galerisinden sekiz parça, paha biçilmez Fransız Kraliyet Mücevheri 19 Ekim’de, işçi kılığına giren hırsızlar tarafından, güpegündüz, yedi dakika içinde çalındı. Tesadüf bu ya, bu değerli mücevherleri son görenlerden oldum. 16 Ekim günü Louvre Müzesi ziyaretimde girdiğim Apollon Galerisinde sergilenen değerli ve göz alıcı mücevherler kadar, tavan ve duvarların abartılı süslemeleri dikkat çekiciydi. Tavan ve duvarlar; Apollon’un efsanevi hikayelerini anlatan sahnelerle doluydu. Bu mitolojik temalı resimler, freskler, altın varaklı süslemeler inanılmaz bir işçiliğin eseriydi.

Tüm bu ihtişama ve mücevherlerin ışıltısına hayranlıkla bakakaldım. Belki de nazarım değdi! Hatta ‘inci küpelerime ne de yakışır’ diye düşünüp, hırsızların çaldığı İmparatoriçe Eugénie'nin İncili Tacı ile bir selfie yapmışlığım var. Çalınan mücevherlerin arasında; Kraliçe Maria Amalia ve Kraliçe Hortense'nin safir taşlı küpeleri ve gerdanlığı, Marie Louise'in zümrüt küpe ve gerdanlığı, İmparatoriçe Eugénie'nin büyük korse fiyongu da yer alıyormuş. İmparatoriçe Eugénie'nin Tacını ise hırsızlar, kaçarken düşürmüş olmalı ki, hasarlı bir şekilde bahçede bulunmuş.

İmparatoriçe Eugénie'nin Tacı

insan yüzü, kişi, şahıs, giyim, moda aksesuar içeren bir resim

Yapay zeka tarafından oluşturulmuş içerik yanlış olabilir.

Bu kadar çok ziyaretçisi olan bir müzenin güvenlik zafiyetine tüm Dünya şaştı kaldı.  Filmlerde izlediğimiz soygunlarda; çok incelikli planlar yapılır, üst düzey güvenlik önlemlerini atlatmak için üstün becerikli hırsızlar vardır. Heyecanla izlediğim soygun filmlerinden birkaçı; La Casa de Papel, Ocean's Eleven, Lupin. Açıkçası bu hırsızlık olayı hepimizi hayal kırıklığına uğrattı diyebiliriz. İşin şakası bir yana, tarihi değeri olan bu eserlerin çalınması Fransa Hükümeti adına hiç de iç açıcı bir durum değil.

Paris’te beni en etkileyen şeylerden biri ise, tarihlerine sahip çıkmaları oldu. Tarihi binaların muhafaza edilmesi, restorasyondan geçirilse dahi tarihi dokularının korunması. Bunu nasıl başarmışlar? derseniz; Orta çağdan bu yana ayakta kalan yapılar bir rastlantı değil, bilinçli bir koruma politikasının sonucu. Planlı şehircilik, hukuki koruma ve estetik duyarlık sayesinde yüzyıllar içinde başarılmış. Paris, modernleşirken tarihi yapıları yok etmemişler, ana bulvarlar açılmış ancak, tarihi alanlar çerçevelenmiş. Tarihi binaları yıktırmak yerine yeni binaları onlara uyumlu şekilde inşa ettirmişler. Çevreyle estetik uyum zorunluluğu getirilmiş, tarihi anıt statüsü getirilmiş bu binalara. Belediyeler, Kültür Bakanlığı ile iş birliği içinde çalışmış ve sonuçta tüm Dünya’nın görmek için akın ettiği bir şehir olmuş Paris.

 Öneriler;

Kitap :  Bekle Beni/ Zülfü Livaneli

Film :  Midnightin Paris /2011)

Müzik: Livaneli’sRumi Suite

Podcast : Sinan Canan’la İnsanın Fabrika Ayarları

Dizi: Lupin/2021 

 

Marie Louise'in setinden zümrüt kolye İmparatoriçe Eugénie'nin Tacı (kurtarılmış, hasarlı)

0 Yorumlar