BEBEK OLUNCA BEKLERİM!
KalemTraşFotoğraf”ın yaratıcı ve güzel fotoğrafçısı Özge Aşkıner; hamile, doğum, bebek ve çocuk fotoğraflarını bir film karesi estetiğinde çekiyor. Çeşitli dekorlarda görüntülediği bebeklerin kartpostal pozları görülmeye değer.
Özge
yaklaşık 10 yıl mesleğin olan Çevre Mühendisliğini yapmışsın. Fotoğrafçılık
nasıl başladı?
Fotoğrafçılık
aslında biraz instagram ile başladı. İnstagrama cep telefonu ile çekip koyduğum
fotoğraflara güzel tepkiler almaya başlayınca daha da heveslendim. Kendime bir
fotoğraf makinesi aldım. Kursuna
gittim. Çok fotoğraf inceledim, kitaplar, dergiler karıştırdım. Photoshop
öğrendim. Kendimdeki ilerlemeyi fark ettikçe de fotoğraf tutku haline dönüştü.
Fotoğraf makinesi de artık yanımdan ayıramadığım bir parçam. Deniz doğduktan
sonra da onun fotoğraflarını çekmeye başladım. 1,5 yaşındayken kıyafetler
giydirip konseptli çekimler yaptım.
Bunlardan ilki de tren garında Deniz ‘in
bavulu, şapkası ve gözlüğüyle tren beklerken
çektiğim pozu oldu. Bu fotoğraf da çok ilgi gördü instagramda. Çağan Irmak
kendi sayfasında paylaştı hatta. Sonra Deniz’e konseptli fotoğraflar çekmeye
devam ettim. Çevre mühendisliğini de Deniz doğduktan sonra home office olarak
yapmaya başlamıştım. Bu yüzden gün içerisinde zamanı ayarlayabilmek de benim
elimdeydi. Hobimi nasıl meslek haline getirebilirim diye düşündüm. Bu sırada da
doğum fotoğrafçılığı çıktı karşıma.. Hamile olan birkaç yakınımın doğumuna
fotoğrafçı olarak girmeyi teklif ettim. Hatta ilk bebeklerim ikizdi. Benim için
harika bir deneyimdi, o ana şahit olmak.. Kendi doğumumdan bile daha çok
heyecanlandım. Baktım ki kan da görebiliyorum, bir sorun yok, doğum
fotoğrafçısı olmayı hedef belirleyip bu yönde ilerledim.
ÇEKİME BAVULLA GİDİYORUM
İnstagramda
eğlenceli paylaşımlarını zevkle izliyorum. Evden çıkıp kocaman bir bavul ile çekime gidiyorsun. O
bavulun içinde neler var?
Ahh o
bavul.. Kalemtraş fotoğraf koymasaydık sanırım adını kırmızı bavul fotoğraf
koyardık :) O bavulun içerisinde yenidoğan çekimlerinde kullandığım
aksesuarlarım var. İlk zamanlar birkaç poşet ile başlamıştım. Yetmedi bavula
geçtim. Artık o da yetmiyor. Bavulun yanında elimde de bir çok şey taşıyorum.
Yataklar, sepetler, fonlar.. Ağır ve büyük olduğu için kullanamadığım bir çok
aksesuarım da var. Ama buna da çözüm buldum. İnşallah çok yakında yenidoğan
çekimlerini kendi stüdyomda yapacağım.
3 Hamile,
doğum, ilk gün çekimi derken paket halinde mi bir ücretlendirme yapıyorsun?
Ceplerine ne kadar koyup sana gelmeli aileler bu çekimler için?
Aynen.
Hamile, doğum ve yenidoğan çekimlerinden birini, ikisini ya da hepsini içeren
paketlerim var. Bunun dışında albümlü albümsüz paket tercihlerim de var. Bir de
doğumlar sırasında kısa kısa videolar çekip onları hikâye haline getiriyorum. O
da aileler için güzel bir anı oluyor. Özellikle sezaryen doğumlarda annelerin göremediği
anlar var. Anne bebekten sonra geldiği için aile üyelerinin bebekle ilk
karşılaşma anlarını göremiyorlar. Normal doğumda da bu anları görseler bile
hatırlayamayabiliyorlar. Fotoğraf da o anları görmek için güzel bir araç, ancak
videodan izlemek daha bir etkili oluyor. Dolayısıyla, bu çekim tercihlerine ya
da albüm, film taleplerine göre de fiyatlar değişiyor. Ama 800 – 1600 Tl
arasında fiyatlardan söz edebiliriz.
BEBEK OLUNCA BEKLERİM!
Düğün
fotoğraflarını da senin çekmeni isteyenlere yanıtını merak ettim Başkasına mı yönlendiriyorsun yoksa onlar
için de bir ayrıcalık yapıyor musun?
Açıkçası
düğün çekimlerinden çok haz almıyorum. O da ayrı bir uzmanlık konusu bence.
Düğün çekimi soranları da o alanda uzman, işini iyi yapan tanıdıklarım var,
onlara yönlendiriyorum. Bebek olunca da bana beklerim diyorum :)
Özel
hayatında da fotoğraf makinan her zaman yanında oluyor mu? Yoksa cep telefonu
ile idare edenlerden misin?
Yani
aslında bundan 1 sene öncesine kadar sürekli yanımdaydı. Ama iş hacmim artıkça
zaten neredeyse her gün bir arada oluyoruz. Özel hayatımda da özellikle fotoğraf
çekmeye gittiğim bir yer değilse, makinemi yanımda taşımıyorum. Ağır olması da
buna bir etken tabii. Ama yine de fotoğraf ya da video çekmeden duramıyorum.
Bunun için de ya aksiyon kamerasını ya da cep
telefonunu kullanıyorum.
ÇOCUKLARIN İLGİSİNİ ÇEKMEK İÇİN ŞEKİLDEN ŞEKİLE GİRİYORUM
Hangi
çekimler en çok seni zorluyor?
En
zorlandıklarım yürümeye başladıktan sonraki bebek ve çocuk çekimleri. Yenidoğan
çekimindeki gibi uyutma şansım da olmuyor. Hareketli de olunca pır dönüyorum
etraflarında birkaç kare yakalayabilmek için :) İlgilerini çekebilmek için de hem benim hem de ailenin yapmadığı kalmıyor.
Bazen bu çekimlerin kamera arkalarını da çekiyorum. Bebeğin, çocuğun dikkatini
çekebilmek için hepimiz şekilden şekile girmişiz. Onun dışında yenidoğan çekimlerinde
sıcaklık beni oldukça zorluyor. Bebekleri genelde soyarak ya da üstlerinde çok
ince kıyafetlerle çekiyorum. O yüzden de çekim yapılan ortamın bildiğiniz hamam
gibi olması lazım :) Evlere gittiğim dönemde, ev sıcaklıklarını da bilmediğim
için yanımda ısıtıcı da taşıyordum. Bundan
sonra tabi stüdyo ortamında ısıyı ayarlamam daha kolay olacak. Ama çok
sıcak sevmeyen biri olarak, çekimlerde beni en çok zorlayan faktörün sıcaklık
olduğunu söyleyebilirim.
SOSYAL MEDYA İŞİMİZİN AYRILMAZ BİR PARÇASI
Sosyal medyayı faal kullanan birisi olarak soruyorum. Mesleğin açısından sosyal medya kullanımının faydalarından bahsedebilir misin?
Kesinlikle
çok büyük faydaları var. Öncelikle, yaptığım işi günü gününe insanlara sunma
şansım oluyor. Ortaya koyduğum işi oradan daha yakından takip edebiliyorlar. Birçok
insan da bana instagramdan ulaşıyor. Yeni hikaye özelliği ile beni ve ailemi de
tanıma şansı buluyorlar. Sonuçta, kendileri için çok özel bir anı benimle
paylaşıyorlar. O yüzden o frekansın tutması da çok önemli. Sonra yenidoğan
çekimlerinde kullandığım birçok aksesuarı, fonu da instagramdan temin ediyorum.
Dolayısıyla sosyal medya işimin ayrılmaz bir parçası haline geldi.
On yıl
sonra kendini nerede görüyorsun?
Bu
soruyu 6 yıl önce, çevre mühendisi olarak 7 yıldır çalıştığım şirketi
değiştirmeye karar verdiğimde, gittiğim bir iş görüşmesinde sormuşlardı. 5 yıl
sonra kendinizi nerede görüyorsunuz diye. Ben de kendi işimin başında, kendi
işimin patronu olarak görüyorum diye cevap vermiştim. Kastettiğim çevre
mühendisliği alanında bir işti ama olsun :) Şimdi bakıyorum da gerçekten de
kendi işimin başındayım. Bu arada bu cevaptan dolayı beni o şirkete
almamışlardı. Çünkü bekledikleri cevap daha çok bu şirkette üst düzey bir
yönetici olarak görüyorum gibi şeylermiş :)
Şimdi
10 yıl sonra nerede görüyorsun dersen, yine fotoğraf işinde olurum sanırım.
Biraz daha büyümüş, üstüne bir şeyler katmış olarak... Bir de belgesel hayalim
var. Belki onu da çekiyor olurum.
"YETER BAŞIM ŞİŞTİ" DİYE UYARIYOR 4 YAŞINDAKİ DENİZ
Eğlenceli
bir aile olduğunuzu düşünüyorum. Birlikte video çekerken yaşadığın en unutulmaz
bir anını anlatır mısın?
Videolarımızı çekerken çok eğleniyoruz gerçekten. Çok
sıkıcı, rutin ilerleyen bir günümüz 1 dakikacık bir video ile canlanıveriyor
bazen. Örneğin Deniz'in küçücükken Köln Katedrali önünde birden
"Silifke'nin Yoğurdu" türküsünü söylemesi çok güldürmüştü
beni. Uzun yolculuklarımızda mesafeler kısalabiliyor bu çekimlerle. Yine
böyle uzun soluklu bir seyahatimizde, şarkılarla, videolarla, türlü
şımarıklıklarımızla yolculuk süremizi azaltmaya çalışırken, 4 yaşındaki oğlumuz
bizi "Yeter, başım şişti" diye uyardı. Genelde çocukların
ebeveynlerin başını şişirdiği bir dünyada, bu uyarı birazcık da olsa
utandırmıştı bizi:) Sonra kaldığımız yerden devam ettik :)
Ama aslen, en unutamadığımız video eğlenceli
olanlardan değil. Deniz'i 3-3,5 yaşlarında Anıtkabir'e götürmüştük ve
Atatürk'ün aslen görmüş olduğu mozolenin çok daha altında yattığını anlattık.
Herhalde kendi dünyasında O'nun kanlı canlı bir figürünü hayal etmiş
olacak ki, mozolenin önünde ayaklarını yere vurarak uzunca bir süre babasından
yeri kazmasını diledi. Gözlerimiz yaşardı. Ağlamaktan tek kelime de edemedik.
Tabi sadece bizi değil o gün, videoyu izleyenleri de derinden etkileyen bir
anımız oldu.
ZAMANE GENÇLİĞİ "DAR PANTOLON KISA TSHİRT"
“Dar
pantolon kısa tshirt” desem bana ne dersin?
Orası
bizim şımarma alanımız :) Bu hesabın ismini ilk telaffuz ettiğimdeki
kahkahalarımız geliyor ilk önce aklıma. Bu isim zamane gençliğini tanımlarken
ortaya çıkıverdi ve soytarı hallerimize çok uygun olduğunu düşündük. Zamanla
"kısa paça kürk manto" ya da "yırtık gömlek akıllı gözlük"
gibi bir şey olabilir, çünkü hesabın birincil kontrolü artık eşimde ve benim de
bir numaralı takipçim oldu. Ses efektleri ile fotoğrafları birleştirme
denemeleri yapıyor o da bir yandan. Yakın zamanda paylaşımlarını görebiliriz
belki buradan.
1 Yorumlar
Fotoğraf zamanı istediğimiz yerde durdurup yeniden işletmek gibi. Anı biriktirmek harika bir şey.
YanıtlaSilSevgiler...