Kar, Ünye’ye bir başka yakışır; çam ağaçları gelin gibi süslenir, kumsaldaki balıkçı sandalları adeta bir tablo olur. Çay bahçesindeki karla kaplanmış ferforje sandalye ve masalar, bu tabloya yakışır bir manzara verir. İskele, sonsuza uzanan büyülü bir yoldur. Tarihi evler, bahçe duvarları ve merdivenleriyle pamuk şekerle kaplanmış bembeyaz birer masal evidir. 

Fotoğraf: Ünye Love

Çocukluğumun kış günlerinde yanan fındık sobasının alazı yüzüme vururken, pencereden izlediğim kar taneleri çam ağaçlarıyla çevrelenen yokuşu birkaç saatte karla kaplardı. Kardeşlerim ile içimizi bir heyecan ve mutluluk sarardı kar yağmaya başladığında. Başlardık anneme yalvarmaya, ‘sıkı giyiniriz, dışarı çıkalım kar topu oynayalım’ diye. Mahallenin diğer evlerinde de aynı diyalog yaşandığı birkaç dakika sonra yokuştan belli olurdu; ellerinde muşambalar, tahta kasalar, leğenlerle yokuşun başını tutardı karın tadını çıkaracak olanlar. 


Fotoğraf: Ünye Love

Burnumuz kıpkırmızı, eldivenlerimiz ıslanmış, ayakkabılarımız su geçirmiş ıslak çoraplarla da olsa kardan adam yapar, havuç, kömür ve kaşkol isterdik pencereden bizi izleyen annelerden. En sıkı kartopunu yapmak maharet işiydi, attığı her kar topunu isabet ettiren, kar topu savaşının yıldızı olan çocuklar haklı bir gururla karlarda yuvarlanırdı. 


Fotoğraf: Ünye Love

Ben en çok daha önce hiç basılmamış, diz kapağıma kadar gelen karda yürümeyi ve kendimi sırt üstü bırakmayı severdim, bulutların üzerine yatar gibi hissederdim. Bir de o sesi yok muydu ‘gırc gırc gırc’ donan parmaklarıma ve burnuma aldırmaksızın yürürdüm pamuk tarlalarının üstünde. Büyükler; ‘kar yağdı mikroplar kırıldı, bu yaz da susuz kalmayız, arabayı temizlemek lazım, yollar açık mıdır acaba, tuz kamyonu geçse de şu yollar açılsa,’ derdindeyken biz karın tadını çıkarmaya bakardık. 


Fotoğraf: Ünye Love

Ankara’da geçen akşam, kar ve tipi aniden bastırdığında evden uzakta misafirlikteydik. Pencereden kar yağışının her yeri kısa zamanda kapladığını gördüğümde o çocukluk günlerime döndüm, içimi bir neşe ve mutluluk kapladı. Eve dönme vakti geldiğinde arabanın üzerinde yarım metre kar vardı. Yola çıktığımızda, yolların buzlandığı, arabaların kaydığı, trafiğin kitlendiği gerçeğiyle burun buruna gelip, panik yaşadık. Neyse ki kar lastikleri vardı, herkes çok temkinli kullanıyordu, zorlu şartlara rağmen kazasız belasız eve vardığımızda tam da yetişkinlere özgü dua döküldü dudaklarımdan; ‘Allah açta açıkta kalanlara yardım etsin bu karlı günlerde.’ 


Fotoğraf: Ünye Love

Karın romantik ve çocuksu sevgisi yanında, gerçeklerini görmek pek de hoşuma gitmedi açıkçası. Keşke herkes elinde kakaolu sütüyle, sıcacık evinde pencereden seyredebilse karın büyülü gerçekliğini, su geçirmez giysileriyle oynasa gönlünce karda yuvarlanarak kızakla kayarak, tek sorunu kardan adamın burnuna takacağı havuç olsa.


Fotoğraf: Ünye Love

 Kara çok yakışan parçalar;

 Nilüfer-Her Yerde Kar Var (1987)

Akrep Nalan-Karlar Düşer  (1991)


ümit-

var.

 Gerçekleşmesini istediği şeye dair beklenti

duyan. Umutlu. Dilimize Farsçadan geçmiştir.

Ümit kelimesiyle, sahiplik manası veren-var

ekinin birleşiminden oluşmuştur.

                                                 Kaynak:LUGAT365

 

2 Yorumlar

  1. yaniii karın tadı çocukken daha tatlıııı :)

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar.
    Karadeniz bölgesi bol yağış alan bir iklime sahip olması açısından şanslı bir bölgemiz. Ordu'da güzel bir ilimiz. Ünye neresi diye sorsam, bilmiyorum diyecek birinin çıkacağını hiç sanmıyorum. Belki Ünye'nin hangi ilin ilçesi olduğunu karıştıranlar olabilir. Karın yakışmadığı bir coğrafya yoktur. Sizin de dediğiniz ve görüntülerden anlaşılacağı üzere Ünye'ye gerçekten farklı bir güzellik katmış. Hayırlı ve bereketli kar yağışlarınız olsun.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil