Kurban Bayramı
(Fotoğraf 2014 Yılından)
Tok acın halinden anlar
mı? Ya da şöyle söyleyeyim; muhteşem sofralarda yemek yerken bir yerlerde
midesi kazınan bir çocuğun olduğu hiç aklınıza gelir mi? Kuran-ı Kerim’de çokça
geçen Salat’ın bir anlamının da birlik bilinci, dayanışma çabası olduğunu
biliyor muydunuz? Kurban Bayramı, dayanışma ve birlik olmak için bir vesile
değil mi? Kestiğimiz kurbanlarla ihtiyaç sahiplerinin yararlanması, memnun
olması ve ellerini açıp “Allah razı olsun, Allah kabul etsin” diye dua etmesi
paha biçilmez.
Kurban Bayramı’nda sabah
erkenden kalkan babam, Bayram Namazı sonrası Ramazan Bayramının aksine eve
kahvaltı yapmaya geçmez, kurban kesmeye giderdi benim çocukluğumda. Biz annemle
kahvaltıyı hazırlar babamın gelmesini beklerdik, elinde kurbanın etleri ve
sabah kahvaltısı için ayrılmış karaciğer ile eve geldiğinde, hemen soğan
kavrulur, karaciğer küp küp doğranır ciğer kavurması ile annem orucunu açardı. Kurban
etinin kesilir kesilmez yenilmemesi gerektiğini, en az 12-24 saat dinlendirilmesinin
iyi olacağını bilen anne ve babam karaciğeri bu kategoriye dahil etmemişti
sanırım.
Babamın kahvaltıdan sonra
etleri paylara ayırması bizim evde büyük bir ritüeldi. Balkona yayılan naylonun
üzerine etler konulur, babam eline aldığı satır ile eşit parçalara ayırır,
özenle poşetlere koyar, her birinin üzerine isimler yazdığı kağıtlar
iliştirirdi. Bu işlemi öyle kolayca yazsam da gerçekte çokça emek ve vakit
isteyen bir işti, hele de hava sıcak ve nemden dolayı iki misli yorulmayı göz
önüne alırsanız bayağı zahmetliydi.
Biz çocuklar babamın
talimatlarını ve isteklerini yerine getirmek için hazır ve nazır yanında olurduk.
O, kolları sıvamış büyük bir işin altından kalkarken onu izlemek ve poşetlere
koyduğu etleri dağıtmak tabi ki, bana ve abime düşerdi. Kapıya gelen Tanrı
Misafirleri ise etten payına düşeni alırdı, evimize düşen pay sadece Bayram
Sabahı kavrulan karaciğer ve ertesi gün yediğimiz kavurma olurdu. “Bayramdan
bayrama et yiyenler var, çok şükür biz istediğimiz zaman alabilecek güce
sahibiz” derdi annem ve babam. Bunu duyunca neden buzluğumuzu kesilen kurban
etiyle doldurmadığımızı anlardım.
Kurban Bayramı’nda
uyuyunca Ramazan Bayramındaki gibi “İncili Yorgan” örtülmez “iş bayramı”
olduğunu için, bir tarafta kıvrılıp uyumak hoş karşılanmazdı. O gün koştururduk eti dağıtmak için ama, ben
dört gözle bayramlaşmaya amcamlara, Şahinde Yengelere ve teyzemlere gitmeyi
beklerdim. Bayram benim için, yeni ayakkabı ve yeni kıyafet giymek, çikolata ve
şekere doymak, harçlık almak ve gezmek demekti. Bunlara sıra gelmesini sabırla
beklerdim, eve bayramlaşmaya gelenlere kolonya döküp, baklavanın yanına buz
gibi ayran ikram etmenin benim görevim olduğunu hatırlıyorum
Son zamanlarda ailece
kurbanımızın ücretini, Ünye’li yardımsever iş insanı Mehmet Garipoğlu’nun
yönlendirdiği, kurbanlıkları yetiştiren ve kesimini yaptıran Murat Bey’e
gönderiyoruz. Salat’ı, yardımlaşmayı; özenli gayreti ve çalışkanlığı ile
gerçekleştiren Mehmet Garipoğlu kurban etlerini, tespit ettiği ihtiyaç
sahiplerine bizzat eliyle dağıtıyor. Bundan daha iyisi nasıl olabilir? Allah
kabul etsin, Allah tekrarına erdirsin.
Kurban Bayramımız Mübarek Olsun.
3 Yorumlar
bu haftanın ağaç ev konusu buydu, eski bayramlar, bloguma bu yazının linkini koyayıms :)
YanıtlaSilAAAA çok sevinirim :)
SilMerhabalar.
YanıtlaSilKurban bayramınızı kutlar, daha nice güzel bayramlara erişmenizini dilerim. Kurban bayramı ile ilgili eski anılarınızı okuyunca o güzelim bayram günlerini hatırladım.
Son zamanlarda kurban bedelini, yardımsever bir iş insanı aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere ilgilisine göndermeniz, Kur'an'da geçen salatın gerçekleşmesinin bir örenğidir. Çok güzel ve hayırlı bir yoldur. Allah kabul ve karin eylesin.
Selam ve saygılarımla.