Nasıl soğuk olurdu çocukluğumun Ünye kışları. Divanın, televizyonun bulunduğu, bir nevi oturma odası olan mutfakta kurulurdu soba. Genelde fındık kabuğu ve odun yakılan sobaya karlı günlerde daha da ısıtması için kömür atılırdı. Odadan çıkmaya kalktığımızda büyükler hemen seslenirdi; kapıyı kapaaa! Evin diğer tarafları buz gibi olup da, tek odanın sıcacık olmasını nedense hiç garipsemezdik. Çeşmeden akan buz gibi su ile elimizi yıkar, gece soğuk yatak odalarında elektrikli battaniye ile ısıtılan yataklara girerdik. Bazen de bere ve çorap ile. İlk karın yağışını sevinçle karşıladığımı, karın tutup tutmayacağı konusunda varsayımlarda bulunduğumuzu hatırlıyorum. Her yer kar topu oynanacak kıvamda kar olduğunda ise, yalvarmaya başlardık dışarı çıkıp oynamaya, kardan adam yapma izni koparmaya. 

Nerede şimdi o soğuk kış günleri? Mart ayı geldi biz Ankara’da karı Ocağın son günü bir gördük bir kaybettik. Kış mevsiminde olmamıza rağmen adeta baharı yaşıyoruz. Mevsim normalleri üzerinde seyreden sıcaklar hepimize endişe veriyor. Kuraklık riskini artırıyor kar ve yağmurun yağmaması. Herkes gripten kırılıyor, enfeksiyon hastalıklarında da görünür bir şekilde artış oldu. 

 Küresel ısınma, iklim değişikliği, su kıtlığı, gıda kıtlığı kavramları gündemimizde biliyorsunuz. Hayati önemi olan kar yağışı, toprağa çok faydalı, barajlardaki doluluk oranını etkiliyor ve pek çok canlı türüne katkısı var. Uzmanlara göre; şimdiye kadar kar yağmamasının nedeni, bize kuzeyden kolayca gelmesi gereken karın, kutupsal cephelerin Grönland blokajının önemli ölçüde engellemesi. Güneydeki salınımların bizde etkili olması dolayısıyla, hava sıcaklıklarını mevsim normallerinin bir hayli üzerinde çıkarması ve kar yağışını kesmesi olarak açıklıyorlar. 

Kar yağışıyla, havadaki amonyak toprağa iniyor ve toprakta birtakım bakteri ve mikroorganizmalarla tepkimeye giriyor. Toprak için çok yararlı bir madde haline geliyor. Özellikle bitkiler için son derece önemli oluyor. Tabii bunun dışında kar, havadan aşağıya doğru inerken havadaki, virüsler başta olmak üzere, pek çok viral mikroorganizmaları, zararlı partikülleri de aşağıya indiriyor ve böylece hava temizlenmiş oluyor. Çok kar yağan mevsimlere baktığımız zaman o dönemlerde gribal enfeksiyonların bir hayli azaldığını da görüyoruz, diyor uzmanlar. 

Ankara’ya geldiğim 90’lı yılların başları Kasım-Aralık aylarında yoğun kar yağışı olur, hatta cadde ve sokak kenarlarında o kar yığıntıları buzlanmış şekilde haftalarca kalırdı. Ankara ayazı meşhurdur, gündüz hava makul bir soğuklukta olsa da, geceleri iyice soğuyup ayaza çekerdi. Kuğulu Park izlenmeye değer manzaralara sahne olur, fıskiyelerde su donar, adeta sanat eseri görüntüsü alırdı. Kaymamak için çaba göstererek karın gıcırtılı sesi eşliğinde yürür yağan ilk kara basmanın keyfini çıkarırdık. Ankara'da kar nostaljisi yapacağım da hiç aklıma gelmezdi o günlerde.

Kaç haftadır hocalar Cuma hutbelerinde yağmur ve kar duası yapıyormuş. Umarım bir an önce kış kışlığını yapar da kar yağar. Ünye’nin karlı sahil ve iskele manzarasına hayran kalmamak mümkün değil. Sosyal medyada geçen yıllarda paylaşılan fotoğraflara bakınca karın her şeyi güzelleştirdiğini ve masal diyarına çevirdiğini görüyorum. 

2 Yorumlar