Boş zamanlarında ne yaparsın? Cevap olarak “kitap okurum” diyen kişi sayısı az değildir. Boş zamanlarda oyalanmak için, kafa dağıtmak için yapılacak bir eylem olarak görülüyor demek ki okumak. Okumanın hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olması gerektiğini düşünüyorum. Öyle cep telefonu elimizde, sosyal medyada paylaşılan bir kaç cümlelik metinler değil kastettiğim. Şimdilerde “okuyorum tabi, twitter, instagram, facebook’ta yazılan her şeyi” diyenler çoğunlukta. 

İlmimizi ve bilgimizi artırmak için okumalı, öğrenmeli, aydınlık bir zihin oluşturmalıyız. Herkes kendi ilgi alanında kitaplar, romanlar, dergiler okuyabilir. Adeta evrene açılan kapılardır kitaplar. Onlar bize hiç bilmediğimiz dünyaların kapılarını açar. Roman kahramanlarının duygu ve düşüncelerini görerek empati kurma becerimizi artırırız. Bir olayı farklı bakış açıları ile görmemize imkan verir. Başkasını yargılamadan, bir de onun bakış açısından konuyu değerlendirmemizi sağlar romanlar bize. 

Zaten kutsal kitabımızın da ilk emri “İkra/Oku” değil midir? Demek ki, kendini geliştirmek, bilgini ve ilmini artırmanın önemi yadsınamaz bir gerçek. Boş gözlerle ekranlara bakmak (TV, cep telefonu, tablet vs.) değil de, alıp eline kitabı sayfalarını çevirerek, altını çizerek okuyabilmek. En önemlisi de evren kitabını okuyabilmek lazımdır. Çevremize bir bakalım, hayvanlardan, doğadan ne çok öğreneceğimiz konu var hiç düşündünüz mü? 

Yıllar önce evimize aldığımız sultan papağanlarını izlemek de bir okumaydı, öğretiydi bizim için. Dişi ve erkek papağan nasıl da birbirlerine sevgi ve anlayışla yaklaşıp, koklaşıyorlardı. Yavruları olduğunda sırayla, o yumurtaların üzerine oturuyor, diğerinin yemek yemesini ve dinlenmesini sağlıyorlardı. Yumurtadan çıkan bebek papağanlara ise, sırayla ağızlarına alıp, parçaladıkları yemleri yediriyorlardı. Ben hayretler içerisinde onları izlerdim. İnsanların örnek alması gereken dayanışma örneği sergiliyorlardı. Ailenin güçlü ve birbirine bağlı olmasını sağlayan en temel ilkeleri hatırlattılar bize. Dayanışma, yardımlaşma, anlayış, hoşgörü... Onlara baktığımda ne okuyabiliyorsam her biri bir öğretiydi.

Uyumadan önce bir saat kitap okuma rutinim vardır benim. Bunun haricinde ise gün içerisinde kahvemi, çayımı alıp okumaya da bayılırım. Vakit ayırmak bizim elimizde, planlı, programlı bir insan her şeye vakit bulabilir. Örneği karşınızda bu satırları yazan kadın, iki çocuğu ve yoğun mesaisi içinde yazı yazmaya da, okumaya da, hobilerine de vakit ayırabildi.

Okuyalım ki, çarpık zihniyetlerin yönlendirmelerinden, örümcek kafaların fikirlerinden kendimizi uzak tutabilelim. Aklımızın ikna olmadığı, yüreğimizin razı gelmediği hiç bir şeye körü körüne inanmayalım. Biz kendimizi cahil bırakırsak, başkaları bizi kullanır, yalan yanlış yönlendirir. Doğruyu, yanlışı kendi aklımızla ve yüreğimizle bulabileceğimize inanalım. Bunun için de kendini gelişmek, okumak, öğrenmek, kulaktan dolma bilgilerle hareket etmemek gerekiyor. Atalarından gördüğün, sana aktarılanlar belki de doğru olan değildir? Kendin başka kaynaklardan araştırdın mı, yoksa hemen razı mı geldin? Bunları kendimize sorma zamanı gelmedi mi? Çağımız UYANMA çağı, uyanmak için de okuyup, öğrenmeli, bilgimizi artırmalıyız.

Ünye Kent Gazetesi

2 Yorumlar

  1. genelde hep okurum boş zamanlarımda ev işi filan yaparım :)

    YanıtlaSil
  2. Sosyal medya profilimde "okumak bu dünya üzerinde yapılabilecek en güzel eylemdir" yazıyor. Okumaktan hiçbir zaman vazgeçmedim. Benim için boş vakit aktivitesi olmaktan çok daha öte. Ben kitap okumalarıma özel zaman ayırıyorum. Yazdıklarınız çok ama çok anlamlı. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil