“İksan Abi’nin Yeri”nde Onur Şimşek nam-ı diğer Mamaladze’nin yazdığı “Mayıs 7’si (20 Mayıs) Dünya Ünyeliler Günümüz Kutlu Olsun” başlıklı yazısında Ünye’de geleneksel olarak kutlanan bir festivalden bahsediyor. (20 Mayıs tarihi, Rumi Takvime göre 7 Mayısa denk geliyor).

Ünye’nin köylerinden sabah erkenden yola çıkılarak deniz kenarına gelen halkın hazırlıklarını günler öncesinden yaptığı, yiyeceklerin hazırlandığı, en özel giysilerin giyilip törenlere başlandığını belirtiyor. Mayıs 7’sinde yapılanları dört madde ile sıralıyor Mamaladze;

1. 7 dalgadan atlamak; ayaklar su ile yıkadıktan sonra o gün sahilde hazır bulunan motorlara ve kayıklarla denize açılır insanlar ve en az 7 dalga da aşılmış olur.

2. Dereye-denize 7 çift, 1 tek taş atmak; derenin denizle birleştiği yerde "derdim belam denize" diyerek, denize yedi çift, bir tek taş atılır.

3. Sac ayaktan geçmek; soyun sürdürülmesi kültürüne dayanan bu gelenekte; çocuğu olmayanlar dilekte bulunarak 3 kez sac ayaktan geçer.

4. Mayıs 7’si helvası yenir (cevizli helva ya da koz helva)

Benim de aklıma çocukluğumda 6 Mayısta kutladığımız Hıdırellez geldi. Çocuktum ve heyecanlıydım o gece 12 de çeşmenin başında buluşup, komşularla birlikte derenin denizle birleştiği yere gidecektik. Ellerinde bidonlar vardı herkesin, şaşırmıştım, “bunlar ne olacak acaba, gece yarısı acı su neden dolduracağız?” diye sorduğumda. “Sus! bundan sonra kimse konuşmayacak” dediklerini hatırlıyorum. Derenin denizle birleştiği Köprübaşı Köprüsüne kadar kimse konuşmadı, biz çocuklar gülmeye, fısıldamaya başlamıştık ve annelerimizin yanında merakla yürüyorduk.

Deniz kenarına geldiğimizde dalgaların vurduğu kuma, harıl harıl bir şeyler çizmeye yazmaya başladı herkes. Ben Cin Ali kıvamında çizebildiğim resmimle ne çizmiştim o zamanlar? Sanırım Üniversite çizmişimdir. Bebek çizenler, araba, para, koca çizenler olduğunu tahmin edebiliyordum. Orada bir de iki rekât namaz kıldık ve dileklerimizin kabul olması için dua ettik. Daha bitmemişti ritüeller! Dönüş yolunda ellerindeki bidonları camilerin yedi ayrı musluğundan doldurup, kocalarının dükkânlarının kapalı kepenklerine, banka binalarına dualar okuyarak döktüklerine şahit oldum. Bol para için banka kapısına döküldüğünü, bereket ve bol kazanç için de dükkânlarına su döktüklerini daha sonra annem anlatmıştı.

Bu arada peşimize bir de bekçi miydi, polis miydi hatırlayamadığım birinin düştüğünü fark etmemiştik. Bekçi yanımıza gelip de “hanım hanım o dükkânlara döktüğünüz neydi bidonlardan dediğinde, konuşmamaya kararlı kadınlar cevap vermemişti önce. Israrlı sorulara dayanamayan muhtarın karısı cevap vermiş, annem de orada “aha da konuştu” deyip, güya onu uyarmış ancak kendi de konuşmuştu.

İskeleye gelip (Ünye Köprüsüne) dileklerimizi yazdığımız kâğıtları denize atmamız ve biraz oyalanıp altımızdan 7 dalganın da geçmesini beklememiz ile tüm seremoni sona ermişti.

İksan Abi’nin Yeri, Gavakdibi, Köprü, Fener altı, Fok fok ve Ünye Sevdalıları, köylü, şehirli halkımızı bir araya getiren ve Ünye’mizin çok kültürlü, zengin toplumsal ve folklorik altyapısını, mayasını en iyi yansıtan şekilde yoğun ve renkli kutlanan Mayıs 7’si gününün 20 Mayıs Dünya Ünyeliler Günü Olmasını teklif ediyoruz.

UNYE KENT GAZETESI

1 Yorumlar