“Anlıyorum ama konuşamıyorum” yıllardır duyarız ve belki de biz de çoğu zaman kurduk bu cümleyi. Ne yazık ki, bizim kuşağın bir türlü ingilizce ile sınavı bitip tükenmemiştir. Nereden mi biliyorum? Tabi ki kendimden! 70’li, 80’li yıllarda eğitim öğretim çarkına giren Devlet Okullarından okuyan benim kuşağım. 5 yıl ilk okul, 3 yıl orta okul, 3 yıl lise, 4 yıl Üniversite etti mi sana koskocaman bir 15 yıl. İlk okulda yabancı dil dersi almazdık, orta okula başladığımızda İngilizce dersi veya diğer yabancı dil dersleri olurdu. Nereden baksan 10 yıl ingilizce dersi alıp da sadece “What time is it? (Saat kaç), What is your name? (İsmin ne)” den öte konuşamadık hiç birimiz. Bu kapsama 5.sınıftan sonra kolej sınavını kazanıp da, kolejde bir sene hazırlık okuyanları dahil etmiyorum. Devlet okullarında ilk öğretimi tamamlayıp, yabancı dil hazırlığı olmayan Üniversite mezunlarından bahsediyorum.

Tabi ki istisnalar olabilir, çocuk ve aile bilinçli ise, kurslarla, özel derslerle bu sorunu halledebilmişlerdir. Ben ve benim gibiler ise, hayat boyu yabancı bir dil öğrenme hevesinde ve azminde paralar akıttılar, kurslara, özel derslere iş güç sahibi olduktan sonra. Bu açık da öyle kolay kapanmıyor ne yazık ki. Küçük yaşta öğrenildiği gibi değil, bir de yanlış ve eksik öğrenilen bir takım kuralları ve kelimeleri düzeltmek gerçekten de çok zor oluyor.

Yine de ben azmimden ve çalışmamdan hiç vazgeçmedim. Hala rahat konuşabilmek için online konuşma dersleri almaya devam ediyorum. Biraz araştırdım bu sorunumuza çözümü için uzmanlar neler öneriyor onları derledim. Belki sizlere de bir yardımı dokunur.

1.       Bir yabancı dil öğrenirken hayatın her alanında olduğu gibi, bakış açımızı değiştirerek keyifli olduğu kadar verimli hale çevirmek mümkün

2.       İngilizceyi, ana dilimiz ile yaptığımız her tür eylemi yapabilecek bir dil olarak görmek önemli

3.       Gün içinde ana dilimizde de sınırlı sayıda sözcükle ve dilbilgisi kuralıyla kendimizi ifade ediyoruz. İngilizce için de bu geçerli, sınırlı sayıda sözcük ve kuralla aslında kendimizi çok güzel ifade edebiliriz

4.       Yeterki bu sınırlı sayıda sözcük ve kuralı akıcı bir şekilde kullanabilelim

5.       Şunu kabul etmemiz gerekiyor: İngilizce konuşan insanlar da bu dilde ağlıyorlar, kızıyorlar, kavga ediyorlar, yardım istiyorlar, sevgilerini dile getiriyorlar ve bunları yaparken de öyle çok karmaşık ifadeler kullanmıyorlar

6.       İngilizce film ya da dizi seyrederseniz bunları gözlemlemek mümkün. Akıcılık için yapmamız gereken tek şey tekrar!

7.       Bir çocuğun bir sözcüğü kullanmayı öğrenmek için o sözcüğe en az 200 kez maruz kalması gerektiğini gösteren bilimsel çalışma sonuçlarını göz önüne aldığımızda "ne kadar çok tekrar" edersek aynı şeyleri aklımızda ve konuşurken dilimize geliverme olasılığı o kadar artıyor.

8.       Ancak bu tekrarı "söyleyerek", "okuyarak" ve "yazarak" yapmak hem alıcı hem üretici olmak adına çok önemli. Konuşacak kimse bulamıyorum diyorsanız "iç sesinizle" İngilizce konuşmaya çalışın.

9.       En basit bir Türkçe cümleyi, örneğin "masanın üzerinde bardak var"ı İngilizce nasıl söylerim diye düşünmeye çalışın ve bunu iç sesinizle tekrar edin: "there is a glass on the table"... Unutmayın!

10.    Eğer sözcük dizilişini İngilizcenin kuralına göre yapıyorsanız işin neredeyse %50'sini halletmişsiniz demektir

11.    Özne yüklem uyumunu dilinize yerleştirip doğru kullanabiliyorsanız geriye uygun bağlamda uygun sözcük kullanmak kalır

12. Bunun için de en sık kullanılan İngilizce sözcükleri bol bol dinler ve okursanız beyninize ve dilinize kolaylıkla yerleştiğini göreceksiniz

 

Have a nice day!

(İyi Günler

ÜNYEKENT GAZETESİ KÖŞE YAZIM

4 Yorumlar

  1. spotifyda ingilizce konuşma yapan, hikayeler anlatan kanallar var. Kulağa hem dinlemeye hem konuşmaya aşina olmasına yardımcı olur. Hikaye kitapları da öyle. Kelime ezberlemeye gramer öğrenmeye fazla uğraşmayın derim.

    YanıtlaSil
  2. Dil öğrenmek kişisel bir çabanin ürünü kesinlikle

    YanıtlaSil