Fotoğraf: Muhtemelen 1977-78 yılları/Ünye; Babam abim ve bendeniz 

Yazar Ayfer Tunç, aynı isimli kitabında 70’li yıllardaki hayatımızı anlatıyor.  O yıllar için; tutumluluk çağı diyor, yanan iki lambadan birinin söndürüldüğü, kurşunkalemlerin bir arpa boyu kalana kadar kullanıldığı yıllar diyor yazar. 

Kimler hatırlıyor siyah önlük ve beyaz yakalı ilk okul kıyafetini? Ortaokul ve lisede ise siyah önlüğün yerini kızlarda lacivert jile erkeklerde lacivert ceket, gri pantolon alırdı. Defter kaplamak uzun okul hayatımızın önemli bir etkinliğiydi. Öğrenciler ders yaparken kurşunkalem kullanır, başlıklar kırmızı kalemle yazılırdı. Defterlerin sol kenarındaki boşluklara kenar süsü çizilirdi. Kurşunkalemin kırılan ucunu açmak için, elinde kalemtıraşla çöp kutusunun önünde kuyruk olurdu öğrenciler. Silgiyi kaybetmek pek çok çocuğun kabusu olduğu için, genelde bir ip bağlayıp boyna asılırdı. O zamanlar tüketim toplumu olmaya çok uzaktık. Tasarruf eğitimi almış öğretmenler ve öğrenciler için kurşunkalemi verimli kullanmak, silgiyi kaybetmemek önemliydi. 

Genelde kızların merak duyduğu bir “Hatıra Defteri” alışkanlığı vardı. Okulun son günlerinde yazdırmak için birbirleri ile yarışırlardı. Hatıra defterlerine yazılan klasik tekerlemelerden biri “sepet sepet yumurta, sakın beni unutma” olurdu. Bazen de o sayfalara “bana yüreğin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim” gibi anlamlı ve şiirsel ifadeler yazılırdı. Hala okul yıllarımdan kalan hatıra defterlerimi sakladığımı söylesem şaşırmazsınız sanırım. 

Evlerde mutfak aynı zamanda oturma odasıydı, kışın sobası devamlı yanar, yemek bu odada yenir, ödevler o masada yapılırdı. Mutfakta bir divan olur, o divan etekleri fırfırlı bir divan kumaşı ile örtülür, üzerine de minderler dizilirdi. Divanın altında bir selenin (sepetin) içinde ya çocukların oyuncakları ya da babanın tamir aletleri bulunurdu. Sobanın borusuna mutlaka bir askılık takılır, hemen kuruması istenilen ıslak bezler veya giysiler asılırdı. Üstünde kaynayan bir çaydanlık eksik olmazdı, bazı sabahlar sobanın üstüne tel konur üzerine ekmekler dizilir, kahvaltı için kızarmış ekmekler hazır edilirdi. 

Telefonun lüks, telgrafın kısa olduğu, internetin, faksın, cep telefonunun olmadığı yıllarda uzaktaki ile görüşmenin haberleşmenin en iyi yolu mektuptu. Mektubun yerini telefonun alması ile birlikte hayatımızda çok şey değişti. Hayatımızın adeta bir belgesi olan mektuplarımız çok özeldi o zamanlar. Mektup o kadar önemliydi ki, Türkçe dersinde mektubun ve zarfın üstünün  nasıl yazılacağı öğretilirdi. Ders kitaplarında mektup örnekleri bulunurdu. Mektup arkadaşı olurdu gençler, yazdıkları mektubun cevabını heyecanla beklerlerdi. 

Takvimlerin hayatta önemli bir yeri vardı. Her gün koparılan Saatli Maarif Takvimi duvara asılırdı 1 Ocakta. O takvim yapraklarında neler yazmazdı ki, büyük harflerle ayın kaç olduğu, altında günlerden ne olduğu yazılı olur, yaprağın ön yüzünde hicri takvim, rumi takvim, ezan saatleri, o gün doğacak çocuğa konulacak isim bulunur, mevsimlere ilişkin bilgiler verilirdi. Yaprağın arkasında dini veya kahramanlıkla ilgili bir hikaye, günün yemeği ve günün sözü bulunurdu.

 Yorgan kaplamak ev kadınlarının ve kızlarının başlı başına önemli bir işiydi. Her evde yorgan iğnesi ve yorgan ipliği bulunurdu. Evin en geniş alanına yorgan çarşafı serilir, üzerine yorgan konurdu. Kenarları yorganın üstüne katlanır, sonra da bu katlar yorgan ipiyle, basit bir dikişle dikilirdi. Nevresimler hayatımıza 80’li yıllara varmadan girdiğinde yorgan kaplama da tarihe karışmış oldu. 

(Ayfer Tunç’un “Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek”  kitabından anektotlar)

ÜNYEKENT GAZETESİ

13 Yorumlar

  1. Selam hepsini yaşadık. Mutfağa bir koltuk çıkardım. Torunlar gelince anlattım. Biz eskiden mutfakta kuzini üstünde çay fırında börek böyle zamanlarda çocuktuk. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel günlerdi siyah önlüklü okudum ilk okulu ama çok sıkılmıştım 5. Sınıfta siyah önlük giymekten orta okula başlayınca okul forması çok hoşuma gitmişti. Hey gidi günler hey. Ayfer Tunç u tanıma ve sevme nedenim de bu kitabıdır . Sevgiler Maviannem💖💖

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. siyah önlük beyaz yaka benim de kabusum hele de o yakaya takılan kırmızı kurdele

      Sil

  3. -Bir manimiz yoktur, buyursun gelsinler...

    Merhabalar.
    1970'li yılları özetleyen çok keyifli ve okuyana zevk veren güzel bir anekdot okudum. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
    Radyoyu unutmuşsunuz. O yılların en güzel aracıydı radyo. "Arkası Yarın; Bir Roman, Bir Hikaye; Mikrofonda Tiyatro vs.
    Teknoloji bu kadar ileri değildi. Evlerimizin içinde henüz daha tuvaletimiz yoktu. Bahçede altında kuyusu olan tuvaletlerimiz vardı. Damlarımız hala topraktı. Zuvak taşı ile damın toprağını tuz atarak pekiştirirdik, kar da yağmur da akmasın diye. Siyah önlük, beyaz yaka, beyaz kurdele Ortaokul ve lise öğrencilerinin başında asker kasketine benzeyen kasketimiz vardı. Tabi ceket, pantolon, gömlek ve kravat zorunluydu. Saçlarımız üç numara kabak tıraşıydı...

    Gerçekten çok keyifli ve okurken zevk alarak okuduğum ve beni 1970'li yıllara götüren bu anekdotu bizlerle paylaşan kaleme, emeğe ve yüreğe sağlık ve mutluluklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkürler Recep Bey
      bu özenli ve güzel yorumunuza
      eski günlerin her ayrıntısı kitapta mevcut
      ben sadece alıntıladım

      Sil
  4. ayyy hep annatsana bunlardan :)

    YanıtlaSil
  5. yaaa ne güzeldi o zamanlar
    ama en sevmediğim kısmı yorgan kaplama açık söyleyeyim
    annemi bütün gün alıkoyardı o iş ve salona giriş yasak olurdu o zaman

    YanıtlaSil
  6. çook severek okumuştum yıllar önce hafızamda harika anılar bırakmış o yıllara sevgiyle özlemle baktırmıştı bana..

    Emeğine sağlık güzel bir hatırlatma oldu bana

    YanıtlaSil
  7. Aslına bakılırsa 50 yıl ötesine gitmeye gerek yok. 2005 yılında ilkokul çağındaydım. Ve yazılan ne varsa hepsini tecrübe ettim. Siyah önlük kısmını hariç tutuyorum. Mavi önlüklerdendim. Ne olsuyda son 10 yılda olduğunu düşünüyorum. Hayatın bu kadar hız kazanmış olması son 10 yıla ait olmalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hayat gerçekten de hız kazandı. teknoloji ve internet toplumu değiştirdi hızla

      Sil