"Huysuz bir ihtiyarım işte" diyerek kendini temize çıkarmaya çalışan, sevimli gösteren yakınınız olmuştur muhakkak. Onlar sürekli eleştirir, her şeyde bir kulp bulur, hiçbir şeyi beğenmez, hep kendi dediği olsun ister. Sadece bir doğru vardır ve o doğru kendi doğrusudur. Güler yüz göstermeyi, tatlı dille konuşmayı, takdir etmeyi bilmez, bunun bir zayıflık göstergesi olduğu yanılgısı içindedir. Böyle davranırsa yerinin sarsılacağından korkar aslında. İçten içe "aman yüzüne güzel bir şey söylemeyeyim de şımarmasın, başıma çıkmasın" diye düşünür. Özünde iyi insandır ama o özü bize karşı  davranışlarında pek göremeyiz.

Bakın bu olumsuz huysuzluk özelliklerini yazınca ne kadar da itici oldu değil mi? Hiç kimse de bunu okuyup "evet tam da ben, beni anlatmış" demez. Aslında ona bir ayna tutan da olmaz. Neden mi? Yaşına saygı, büyüklere saygı kavramları bizde fazlasıyla abartılmıştır çünkü. Büyüklerin lafının üstüne laf söylediğinde "asi, terbiyesiz, haddini bilmez" damgası yemen kaçınılmazdır. O nedenle de çoğunlukla bu kötü özellikleri onlara söylenmez, söylenemez. Ha söylendi, düzelir mi? dersen pek sanmam. O yine bildiğini okur çünkü, o kendini hiç de böyle görmez. Huysuzluğun hoş bir şey olduğuna inandırmıştır kendini.

Değişmeye, dönüşmeye daha iyi olmaya niyet edecek olan kişinin kendisidir. Haydi anneler, kayınvalideler, çok sevdiğimiz büyüklerimiz ve bahsettiğim huyları kendinde barındıranlar, hem kendi hayatınızı hem de çevrenizdekilerin hayatını cennete çevirmek istiyorsanız bu kötü huydan vazgeçmeyi deneyin. Bir güler yüz, bir tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarırsa bir insanı ne yapmaz. Size karşı sevgisi artar, hizmetini zevkle yapar çocuklarınız. Ne olur ki, kalan hayatınızı hem kendinize hem de çocuklarınıza zehir etmeseniz. Cennet ve cehennemi aramak için öte dünyaya göçmenize gerek yok . İkisini de bu dünyada biz oluşturuyoruz. Zor bir insan olmayı mı, uyumlu, güler yüzlü insan olmayı mı seçeceksiniz? Bu tamamen sizin elinizde.

"Huysuzum" diye övünmek yerine ; "iyi huyluyum"  diye sevinmek gerek, 

İnatçı, yargılayıcı, eleştiren olmak yerine; yumuşak huylu, hoşgörülü olmalı,

Haset ve art niyetli olmak yerine; gönlü temiz, iyi niyetli olmalı

Kendi doğrularını başkalarına dayatmak yerine; farklılıklara saygı göstermeli,

Kusur görmek yerine; kusuru örten olmalı,

Ağzından kötü bir laf çıkması yerine; hayırlı laf çıkmalı,

Ne dersiniz tüm bunları yapabilsek dünyamız çiçeklenmez mi?

ÜNYEKENT GAZETESİ

2 Yorumlar

  1. Babama bu yazıyı okutsam, sonrasında bana alınganlık gösterir mi acaba:-)) Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil