5 su bardağı un 2 tatlı kaşığı tuz ve 2 bardak su ile yumuşak bir hamur yoğurdum. 6 beze yaptım ve Tabak büyüklüğünde açıp her birinin arasına 100 gr tereyağ ve 3 yemek kaşığı sıvı yağ karışımını sürüp üstünü seralayıp 15 dk dinlendirdim. Tek tek alıp elimle incecik açtım ve içine hazırladığım ıspanaklı kıyma soğanlı içi koyup 2 bezeyi de peynirli yaptım kıvırdım, üstüne 1 yumurta sarısı sürüp 180 derece ısıtılmış fırında pişirdim. 
İncecik açılmasının püf noktası kat kat yağ sürüp bekletmek, yoksa bir numarası yok dostlar, herkesin kolaylıkla yapacağı bir şekilde çekerek açılıyor ve incecik hale getiriliyor
Çayın eşlikçisi olarak sıcak sıcak yemenizi öneriyorum. Evi yuva yapan ocakta kaynayan tencereden yayılan koku, fırından yeni çıkmış kekin kokusu, çıtır çıtır tabağına konulmuş böreğin lezzeti değil midir zaten. Anne eli değen özenli, içine sevgi katılmış yiyecekler insanı mutlu etmeye yeter. Sık sık mutfağa girmeyi değişik tarifler denemeyi çok severim.  

Çocukken her ayın 19'unda annemim günü olurdu. Okuldan geldiğimden misafirlerin ayakkabılarını görürdüm kapıda ilk olarak, kapı açıldığında ise onların parfüm kokusunu duyardım. Şen kahkahalar ve çatal, bıçak sesleri eşliğinde mutfaktan yayılan pasta börek kokuları, demli çayın kokusuna karışırdı. Tüm bu karmaşa beni heyecanlandırırdı. O evin enerjisi, yaşam kaynağı bir anda görünür olurdu adeta benim çocuk gözümde. 

Yemek pişmeyen evler biliyorum, dışarıdan paket servis ile hayatını devam ettirenler. O da bir tercih meselesi tabi ki. Arada dışarıda biz de yeriz, hatta çocukların sevdiği paket servis de isteriz eve. Ama o ocakta kaynayan tencerenin sıcaklığı yayılır ya hani eve, o zaman ev değil yuva olur bir anda orası. "Anne bu akşam ne yiyeceğiz" sorusu gelir kulağıma, işte o zaman ben şükrederim. İyi ki derim, iyi ki.....



4 Yorumlar