‘Cennette İlk Sofra’ Kitabı Bir Şifacı Gibi, Hemen Bir Sayfa Çevirip Soluklanın
Mine Ataman’ın 2018 Ekim ayında Elma Yayınevinden çıkan “Cennette
İlk Sofra” kitabı; ekmek sevdalıları için bir ekmek kitabı, mitoloji ve
tarihten beslenenler için tarih romanı,
masal severler için büyülü bir aşk masalı, ille de insan diyenler için
başucu kitabı.
Bilge Kadın olarak tanımlıyorum Mine Ataman’ı. O, öyle güzel anlatıyor ki insanın buğdayla
ilişkisini, ekmeğin on binlerce yıllık serüvenini. Yılların birikimi ve araştırmasının
meyvelerini bu kitapta biz okurlarınız sunuyor.
YAŞAMI ANLAMLANDIRMAYA ÇALIŞANLAR İÇİN
FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI
İlk
söyleşimizi yaptığımızda kitapla ilgili ipuçlarını vermiştiniz ve bir ekmek
yapmak istediğinde “keşke şöyle bir tarif olsaydı, keşke şu konuda açıklayıcı
bir bilgi olsaydı” dediğinizce elinize alacağınız bir belge olsun
istediğinizden bahsetmiştiniz. Kitabınızda
okura, muhteşem bir masal ve mucizelerle dolu bir yolculuğa çıkmayı vaat
ediyorsunuz. Sizin için bu kitabın anlamından ve kitaptan sonra neler değişti
hayatınızda bahsedebilir misiniz?
Bu kitap aslında bir başucu kitabı temelde buğdayın ekmeğin
hikayesi anlatılıyor gibi algılansa da aslında okuyanlar biliyor ki ironilerle
dolu bir kitap. Uzun zamandır hayatımı
ekmek şekillendiriyor. Hayatı algılama
şeklim, anlamlandırma halim, algılarım hepsini buğday ve ekmek üzerinden
yaşıyordum. Temelde bu mesleğine tutkun
birinin yaşadıkları gibi gözükse de aslında benim daha arka planda söylemek istediklerim için buğday ve ekmek bir
aracı oldu. Bu anlamda kitap sadece ekmek severler için değil yaşamı
anlamlandırmaya çalışanlar için de farklı bir bakış açısı sunuyor. 12 bin yıl önce başlayan Ademoğlunun yaşam
serüveni yüzyıllar boyunca yaşadığı ve
yaşattıklarıyla günümüze ulaşıyor. Aslında bakıldığında bir avuç buğdayla
başlayan hikaye boyunca insanlık teknolojide ne kadar ilerlediyse maneviyatında
da o denli tahribatlara ve tortulara yol açtı. Tüm bu süreçte herkes bir yol
bulup kendine dönmeye çalıştı. Hatta ülkeler bile yeniden aile olmak, birlik
olmak için değer yaratma üzerinden politikalar belirlerken değişmeye dönüşmeye
çalıştılar. Cennette İlk Sofra aslında
tüm bu süreci anlatıyor.
İNSANLIĞIN HİKAYESİ, BUĞDAY VE EKMEĞİN HİKAYESİNDE SAKLI
12 bin yılda bir tohumla başlayan hikaye de ne büyük bir
ironidir ki tahumla kök salan insanoğlu
sonraları tohuma ve toprağa sırtını
dönmeye başladı. Ama en sonunda yine dönüp dolaşıp bir tohumun peşinden toprağa
sığındı. İşte Cennette İlk Sofra’nın benim için anlamı insanlığın binlerce
yıllık yaşadıklarını okuyucuyla farklı bir bakış açısıyla paylaşmaktı. Buğday ve ekmeğin hikayesi aslında insanlığın
hikayesiydi.
Kitaptan sonra bir çok güzel proje başlattık. Mayasında Aşk Var programımız ile hem çalışanlara hem de çocuk yetiştirenlere
ulaşıp hayatının ustası olma meslesini
paylaştık.
İNSANLIK KÜLTÜRÜ EKMEK VE BUĞDAYIN ETRAFINDA MAYALANDI
“Bilge
bir kadın Göbeklitepe’de bir avuç buğdayı toprakla buluşturdu, bir sofraya can
verdi. Eden cennetinde kurulan ilk sofra ile insanoğlu büyüdü.” Buğday ve
ekmeğin hayatımızda önemini masalsı bir dille anlatıyorsunuz kitapta. Günümüzde
bazı uzmanlar ekmeği hayatımızdan çıkarmamızı salık veriyorlar. Siz ne
diyorsunuz bu söylenenlere?
Ben ekmeğe iki türlü yaklaşıyorum. Bir tarafta buğdayın besin değerleri
bakımından insan beslenmesinde yer alması gerektiği. Diğeri ise buğdayın
ekmeğin insanlığın varolma sürecine katkısı ve önemi. Her iki başlık ta eşsiz
ve mucizelerle dolu anlamlar taşımaktadır. Binlerce yıl önce buğdayın keşfiyle
insanlık hem karnını doyurdu hem de bilimde sanat da ilerlemeler kaydetti. Eğer
buğday keşfedilmeseydi bu gelişmeler belki de bu kadar hızlı ve kolay
olmayacaktı. Nasil ki elektiriğin keşfiyle
teknoloji de büyük bir atılım sağlandı, buğdayın insan beslenmesinde
kullanılmaya başlanmasıyla da bilim sanat ilerledi. Buğday ve ekmek sadece bir besin olarak değil
binlerce yıl boyunca kültüre katkılarıyla da önem arzetmektedir. Sadece Anadolu’da
değil dünyanın önemli bir bölümünde sofrada can bulan insanlık kültürü mayalandı
onun etrafında. Bereket, bolluk, var olmak hep onun üzerinden anlamlandırıldı.
EKMEK MESELESİ MEMLEKET MESELESİ
Gelinen noktada konu hakkında bilgisi olmayanların yarattığı
olumsuz algı nedeniyle ekmek bir çok sağlık sorununun sebebi olarak ilan
ediliyor. Oysa sorunuzda yola çıkarsak ekmek yemeyin diyenlerin hiçbiri konunun
uzmanı değil esasen. Konuşanlar sadece popüler kültürün yarattığı bireyler.
Yanlış olmasına rağmen hala daha sektörümüzde bile genetiği değiştirilmemiş
buğday ile ekmek yapıyoruz diyen ustalar işletmeler var. Halbu ki dünyanın hiçbir yerinde GDO’lu
buğday yok. Ben olduğum her ortamda bu tür yanlış bilinenlerin doğrularını
paylaşmaya çalışıyorum.
Hatta bu konu da yeni bir projemiz var Ekmek Meselesi Memleket Meselesi adı altında
doğru ekmek konusunun tüm taraflarıyla birlikte yürütülecek bir bilinçlendirme
çalışması. Proje sonunda tüm taşlar
yerine oturacak.
ÇOCUKLUĞU İNSANIN KALESİDİR
“Anadolu
ekmekleri sandıktaki çeyiz gibidir” cümlesi ekmeğin çeşitliliğini çok güzel
tanımlıyor. Türkiye’deki ekmek çeşitliliğini de anlatıyorsunuz kitapta. Sizin
yemekten en çok keyif aldığınız ekmek ve “mutlaka tatmalısınız” diyeceğiniz
ekmek hangisidir?
Elbette çocukluğumun tadı damağımda kalan Vakfıkebir ekmeği ve
mısır ekmeği. Benim el izimde de yaşam izimde de her iki lezzetin tınıları hala
mevcut. Kitabımda bir cümle var Çocukluğu insanın kalesidir. Bu kelime kitap boyunca hep kulağımdaydı.
Çocukluk tatları, alışkanlıklar, yaşadıklarımız, acılarımız peşimizi
bırakmıyor. Benim için de ekmek demek Vakfıkebir’in ekşi mayalı kocaman
dilimleri demek. Ya da mısır ekmeği ile muhlama ya da lahana yemeği yemek
demek.
SAHİP OLUNAN EN DEĞERLİ BESİN EKMEK
“Hititlerde
doğum yapan kadın, ekmekle kutsanır ve ona özel şekilde üretilmiş ekmek aileye
hediye edilirmiş.” Hangi duygularla ekmek hediye edilirmiş kadına?
Aslına bakarsanız ekmek
burada bir simge size şöyle bir bilgi vereyim. Asurlular’da 8 ekmek fiyatına
bir ev alabiliyorsunuz. Tüm savaşlarda ganimet olarak buğday isteniyor.
Tanrıların en önemli hediyesi ekmek, buğday. Buradan baktığında kadının doğumu
kutsanıyor. Sahip olunan en değerli besin ile. Başka bir anlamı doğum demek
bereket demek yaratım demek tıpkı buğdayın insan hayatına katkısı ve önemi
gibi. Bu anlamda temel duygu insanın hayatında en önemli an olan doğum en
değerli şey olan buğday ve ekmek ile kutsanıyor sonsuz kılınıyor.
TOHUMLARIMIZI KURTARIRSAK GELECEĞİMİZİ KURTARIRIZ
“Yarına
ulaşan bugünün tohumu değil, bugünün el izidir” Atalık tohumların koruma altına
alınmasını her fırsatta dile getiriyorsunuz. Bu konudaki girişimleriniz ses
getirdi mi?
Bu konuda yakın zamanda bir projeyle sizlerle olacağım. Tohum demek coğrafyanın tüm yaşadıkları ve
mirasıdır. Bir tohumda binlerce yılın tüm hikayesini bulabilirsiniz. Bu anlamda
Anadolu’nun tohumları Anadolu’nun hikayesini barındırır. Farkındaysanız ne
zaman tohuma döndük kendi özümüze ve Anadolu’ya da döndük çünkü hiçbir tohum
topraktan ve hikayeden bağımsız geleceğe taşınamaz. Bu bakımdan tohumlarımızı
kurtarırsak geleceğimizi de kurtarırız.
“Sadelik,
hoşgörü, sabır ve inanç olan Tasavvuf sofrasında ekmek, yaşamın özü ve varlığın
sebebidir.” Hamuru insan yoğurmaz hamur insanı yoğurur, öğüdünü veren ekmek ustanızın bilgeliğini
dinlemek isterim sizden?
Anneannemin de çok güzel bir lafı var. İnsan en çok insanda iz
bırakır derdi. Bu anlamda kitapta yazdığım ekmek ustam bir akşam beni aradı
gözyaşlarıyla konuşurken her gün sana dua ediyorum işitiyor musun dedi. İşitmez
olur muyum insanlık hala ayakta ve var ise ben bunun dua ile mümkün olduğunu
düşünüyorum. Mayasında Aşk var programını anlatırken de hep söylüyorum yoğurmak
çok önemli. Dünya şu anda en iyi ekmeği yapabilmek için avuç içi ısısı ve formu
taklit edilmeye çalışılıyor. Yapılan araştırmalar şunu gösteriyor hamur için en
uygun ısı ve form insan eli. Bu gerçek bir mucize. Hamuru yormadan, örselemeden, sıkmadan
yoğurmak. Bilge ustam derdi ki sakın ola hamuru korkutma onun sana eline güvenmesini sağla eğer bunu başarırsan
onunla yoldaş olursun. O artık seninle bir olur. O aslında bir ekmek ustasından
daha çok hayatında ustalığı yakalamış çok değerli biri benim için.
EKŞİ MAYALI EKMEKTE FOLİK ASİT MUCİZESİ
Son
zamanlarda sofraların aranan lezzeti olan, kalın kabuklu, büyük gözenekli, ekşi
kokulu, bol çıtırtılı ekşi mayalı ekmekle ilgili neler söylersiniz?
Umarım ekşi maya popüler dünyanın kullandığı sonrada bir kenara
attığı argümanlardan biri olmaz. Çünkü maya toplumların tüm kodlarını, lezzetlerini geleceğe
taşıyacak yegane varlıkların en başında. Diğer taraftan ekşi maya folik asit
açısından bir mucize. Şöyle ki hamile kadınların dışarıdan aldıkları folik asit
takviyesinin belli oranlarda otizm ve bir çok beyin hastalığına neden olduğunu
bilimsel bir gerçek. Bu anlamda bazı doktorlar artık folik asit vermemeye başladı. Bu yılki projelerimden en
önemlisi hamileler için folik asitçe zengin ekmekler. Bu konu çok önemli
düzenli olarak folik asitçe zengin ekmek tüketen hamileler dışarıdan folik asit
desteği almadan sağlıklı hamilelik geçirebilirler.
ŞÜKRETMENİN GÜCÜ VE SABIRLA ZENGİNLEŞİYORUM
Buğday
ve ekmekle ilgili bilinmeyenleri anlatıp, efsanevi masalları paylaşıyorsunuz,
buğdayın insana, insanın öze dönüştüğü bu yolculukta kendinizi nerede
görüyorsunuz?
Her gün daha çok öğrenmeye, daha çok yaşamaya, yaşadıklarımı elizime dönüştürmeye çalışıyorum. Şanslıyım ki 4 yaşındaki kızım Mila her gün
yeniden başlamamı sağlıyor. Ve her anımda şükretmenin gücü ve sabırla daha da
zenginleşmeye devam ediyorum. Kitap benim için de bir şifacı gibi ne ara darda
kalsam hemen bir sayfa çevirip soluklanıyorum. Bu vesileyle böyle keyifle ve
içten hazırlanmış soruları benimle buluşturduğun için sana da kucak dolusu
sevgi ve teşekkürlerimi iletiyorum.
Bu
yoğunluğunuzun arasında sorularıma içtenlikle cevap verdiğin için ben çok
teşekkür ediyorum Mineciğim.
8 Yorumlar
Dolu dolı bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilçok sağolun beğenmenize sevindim
SilKitap ekmek ile güzel bir bağ kurarak anlatmak istediğini anlatmış.
YanıtlaSilBöyle kitapları çok seviyorum.Mutlaka okuyacağım.
çok dolu bir kitap öneririm
SilOldukça güzel bir söyleşi olmuş. Ekmek ve medeniyet temalı birkaç yazı okumuştum daha önceleri ama bu kadar detaylı bir kitaptan yeni haberdar oluyorum. Teşekkür ederim :)
YanıtlaSilçok detaylı bir kitap gerçekten de
Silkitap harika yazarı harika konu harika röportaj harika daha ne olsun ki..mis gibi kokan sıcacık çıtır çıtır taptazebir ekmeğin verdiği mutluluğu unuttuk gitti çoook uzun zamandır şu paketli ekmekler çıktığından beri....zavallı biz...zavallı sağlıklarımız...sevgilerimle...
YanıtlaSilyaaa ne doğru söylüyorsun
Silkeşke bu ekşi maya ekmekleri yesek her zaman
misss kokulu