Görsel:Google 
Osman Müftüoğlu kesinlikle çok iyi bir noktaya değinmiş aşağıdaki yazısında. Hepimizin dert yandığı ama bir türlü vazgeçemediğimiz dijital bağımlılıktan söz ediyor. Çevrimiçi Hayat yerine Çevrimdışı yani gerçek dünyaya dönme zamanı yaratmalıyız gerçekten de. 
Yolda gördüğünüzde bir "Merhaba"yı esirgediğiniz takipçi ne ediyor, ne yapıyor neden meraktasınız? 
Like'lamayı seviyoruz, peki gülümseyerek bir "nasılsın" demeyi unuttuk mu? Oturup düşünmek lazım.....

Dijital detoksa neden mecburuz! 24 Eylül 2018 YALNIZCA “kişisel” değil “sosyal sağlık” için de zaman zaman “dijital detoks” yapmak zorundayız. Yoksa farkında olmadan “kendimizden kopmaya, başka birileri olmaya” başlıyoruz. Dahası, toplumsal ilişkilerde de bazı arızalar başlıyor. En başta da “sosyal kopma ve sapmalar” var. Yazar Yuval Nuah Harari bakın ne yazmış “21. Yüzyıl için 21 Ders” isimli yeni kitabında: “Teknoloji bizi bedenlerimizden uzaklaştırmaya başladı. Aldığımız kokuları ve tatları dikkate alma yetimizi bile yitirir olduk. Bunlar yerine “akıllı telefonlarımız” ve “bilgisayarlarımıza” gömülmüş durumdayız. “Siber alem”de neler olup bittiği, oturduğumuz sokakta ne olup bittiğinden daha çok ilgimizi çekiyor. İsviçre’deki kuzenimle her sabah rahatça konuşabiliyoruz ama kahvaltı ederken eşimle sohbet etmem bile zorlaştı. Çünkü kafasını telefondan kaldırıp bana baktığı yok!” Kişisel ve sosyal yalnızlaşmanın bu kadarına emin olunuz taş olsanız dayanamazsınız. İşte bu nedenle “dijital arınma” ya da “başparmak detoksu” zorunlu bir durum, bir tür “mecburiyet” oldu. 
TEHDİTLER

1- Sosyal medyada “çevrimiçi kalmak” bazen sosyal yaşamda “toplum dışı kalmak” tehdidine dönüşebiliyor. 
2- Sürekli “izlemede ve izlenmede olmak” ruh sağlığını ciddi ölçüde bozabiliyor. 
3- “Mavi Ekran Sendromu” diyebileceğimiz “kaliteli uyku” düşmanı yeni bir tehdit hayatımıza giriyor.
4- Yarattığı “yarışmacı tutumlar” nedeni ile stres yükünü üçe beşe katlayan bu yeni medya, belleği tehdit ediyor, nöropatiyi davet ediyor, depresyona yol gösteriyor, obeziteye çağrı yapıyor.
5- “Başkalarının deneyimlerini paylaşmak” avantajı zamanla “kendi deneyimlerinden uzaklaşmak” yanlışına dönüşebiliyor. Yuval Harari’ye göre mühim bir tehdit de şu: Belli bir miktardan sonra İran ya da Nijerya’daki çevrimiçi arkadaşlarınızı tanımaya harcayacağınız vakit, kapı komşularınızı tanımayabilmenize mal olabilir.” 

Tavsiyem şudur: ÇEVRİMDIŞI HAYAT dışarıda bizi bekliyor. Bunun için de kısa bir süre, kafalarımızı o MAVİ EKRANLARDAN yukarı kaldırıp ÇEVRİMİÇİ HAYAT’dan çıkmamız, dünyaya yeniden bakmamız yetiyor.

10 Yorumlar

  1. Of valla çok doğru...ama öyle bir şey oldu ki girmeden takip etmeden olmuyor. Ya da bize öyle geliyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yaniii bize öyle geliyor
      tekken tamam da birileri varken yanında bakmamak lazım bence

      Sil
  2. Bu yazıya bayıldım. Hemen bir çıktı alıp, okul panomuza astım sevgili mavi anne. Çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Çok doğru. Hemen hemen her gün bir yerlerde ya okuyorum ya görüyorum; cep telefonundan uzak kalamayan insanların hastalıklı bir ruh halinde olduğunu. Uygulama var hani, günde kaç saat, hangi uygulamada vakit geçirdiğin vs. Ona bakmak faydalı, ipin ucu kaçmadan kendi kendimizi kontrol altına almamız lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle kontrollü kullanmanın zararı yok zaten

      Sil
  4. Ayni konuya değinmişiz canim.O kadar doğru ki yazilanlar .Biraz dusunup ona gote kendimize ceki düzen vermeliyiz.
    Yararlı paylaşım için teşekkürler.
    Sevgiler 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çevremizdekilere saygı duyarak kullanmalıyız
      toplum içinde elinde sürekli durup bakmak kadar beni gıcık eden bişi yok son zamanlarda

      Sil
  5. Nereye kadar devam edecek böyle, bir sonraki aşama ne olacak çok merak ediyorum:)

    YanıtlaSil
  6. Oğluma, aslında ailece hepimize yüksek sesle okuyorum. Çok güzel bir konuya parmak basmışsınız, çok teşekkürler..

    YanıtlaSil