Aylin Çifçi’nin „saf.“ Fotoğraf Sergisi 4 Nisan-4 Mayıs tarihlerinde Formeo İstanbul’da
Aylin web sitesinde
düğün ve portre fotoğrafçısı olarak tanımlamış kendisini. Ancak, bu iki kelime
Aylin Çifçi’yi anlatmada yetersiz kalıyor. Onunla tanışıklığımız kişisel
blogların çok popüler olduğu yıllara dayanıyor. Sürekli güncellenen bloglar,
zengin içerikler, fotoğraflar, yorumlar ile renkli bir dünya sunuyordu bizlere.
O zamanlar instagram hayatımıza girmemişti. Aylin’in o yalın, sade bir o kadar
da, etkileyici fotoğrafları ile o yıllarda tanıştım. O zamanlar Almanya’da
Johannes Gutenberg Güzel Sanatlar Grafik Tasarımı okuyordu.
İlk fotoğraf sergisini „Eigenliebe“
(„Bencillik“), Almanya'da 2010 yılında gerçekleştirdi.
O günlerden bugünler çok yol aldı
Aylin, sadece mecazi anlamda değil bu yol alma tanımlaması. Halen Dünyanın
çeşitli ülkelerinde çektiği fotoğrafları ile 8 yıldır sürdürüyor bu yolculuğunu
ve kariyerini. Bu vesile ile başarılarıyla gurur duyduğum Aylin ile söyleşi
yapma fırsatı buldum.
„saf.“ Bir şeyin kök hali
görüp görebileceğimiz en temiz varlıktır.
Düğün fotoğrafçılığından çok uzak
bir tema „Bencillik“ adıyla
ilk sergini yapmıştın. Şimdi de „saf.“ Bize anlatabilir misin
nasıl bir çalışmanın ürünü bu sergi?
Aslında düğün dışında pek çok farklı
fotoğraf da çekiyorum. Bir kaç yıldır yemek fotoğrafları üzerinde de
çalışıyorum. saf. - konusunu da böyle keşfettim aslında. Çünkü yemek çektikçe,
yemeklerin bitmiş halinden çok, öz halleri benim dikkatimi çekmeye başladı.
Soğanları incelerken, kabuğundan tut, çiçeğine kadar büyülendim. Yani bir şeyin
özü, özellikle topraktan gelen, ilgimi çekmeye başladı. Daha sonrasında bu
yiyeceklerin faydaları, kelime kökleri nereden geliyor onları araştırmaya
başladım. saf. hayatımızda olan ama görmemezlikten geldiğimizi, görmeyi
unuttuğumuz yiyeceklerin naif ve detaylı halini ele alıyor.
ELVAN ODABAŞI SAYESİNDE BESLENMENİN
FARKINDALIĞINI ÖĞRENDİM
“Beslenmek her ne kadar zorunlu
ve rutine bağlanmış bir ihtiyaç olsa da, aslında saf ve doğru beslenmek tamamen
incelik ve farkındalık gerektiren bir bilinçtir.”
Sergini Diyetisyen Elvan Odabaşı’nın
Ofisi İstanbul Formeo’da yapmanın özel bir anlamı olduğunu düşünüyorum, doğru
mu?
Elvan Odabaşı bana ofisi ilk
gösterdiğinde, o zamanlar daha tadilat halindeydi, ofisin kapısından girdim ve
içime bir şey doğdu. Ne olduğunu bilmiyordum o zamanlar, fakat İstanbul ofisini
anında benimsedim. Sonrasında da birlikte orada sergi yapma fikrini oluşturduk.
Yani konu, mekan ve kişiler aslında birer tesadüf değil, tamam birbirine
bağlantılı. Fakat kendisi bu konuyu ele almamda çok etkili. Çünkü yıllardan
beri sayesinde beslenmenin farkındalığını öğrendim. Belki de Elvanla yollarım
kesişmese, asla saf.'i da ele alamazdım.
KABUKLARINI KIRMAK İÇİN BAZEN DÜRTMEK GEREKİYOR
“Kabuk; korunaklı bir mevki ama
monotonlu tutsaklık. Bu yüzdendir ki bir kabuk asla çatlamadan ve kırılmadan
hayatta kalmadı.”
İnstagram hesabında yaptığın video
paylaşımın çok ses getirdi. Aylin kabuğunu kırmak için hangi aşamalardan
geçti?
Ben hangi aşamada ve ne zaman
kabuklarımı kırdığımı hiç bilmiyorum. Arkamı dönüp baktığımda olan olmuş oluyor
ve hatta geriye dönmesi bile imkansız hale geliyor, bu yüzden çıktığım yola da
devam etmem gerekiyor – farklı bir döngü benimkisi. Aslında sürekli
yeniliklere adım atsam da, kendi kabuğumda da çok mutluyum ve çok zor çıkıyorum
kabuğumdan. Bence insanın doğasında kendi kendine bir şeyleri değiştirme veya
ilerleme hissi var. Bazen dürtmek gerekiyor. İlginç bir şekilde, yapmayı hiç
istemediğim ve sevmediğim şeylere zorlayarak kendimi, kabuklarımı kırıyorum.
Yani hırsla hedeflediğim bir projeden ziyade, kendimi “aman sıkılığa gelemem”
diyerek kendimi çektiğim bütün her şeyin üzerine giderek kabuğumu kırıyorum
belki de...
ÖZLEMEYİ SEVİYORUM
Çekimlerinde hep yanında olan şahane
video ve fotoğraflarını gördüğümüz hayat arkadaşın, yol arkadaşın ve eşin Kadir
Söylemez ile nikâhından bir yıl sonra Afrika’da düğün yaptınız. O
muhteşem fotoğraflarınıza gıpta ederek bakan herkesin aklına gelen soruyu
sormak istiyorum. Nereden çıktı Afrika’da düğün yapma fikri?
Bizim hayatımız ve ilişkimiz seyahat
etmekle geçti. Düğün sektöründe çalıştığımız için kalabalık ortamları ve bir
takım düğün ritüellerini hiç samimi bulmadık. Biz çok farklı kültürlerin
düğünlerinde bulunduk, bu yüzden ne istediğimizi de iyi biliyorduk aslında ve
başka arayışlar da olduğumuz için kendimize bir rota belirlemek istedik, çünkü
düğüne harcayacağın bütçeyle, hem başka bir ülke görebilmek, hem düğün yapmak
mümkün. Bizim için farklı bir ülkeye gitmek ve gezmek daima ön planda oldu.
Küçüklüğümden beri de Afrika'yı hep görmek istemişimdir. Böylelikle neden
Afrika olmasın diye sorunca kendimize, o zaman Afrika olsun diye karar aldık.
Ben uzakları seviyorum. Sanırım uzaklarda ve farklı kıtalarda insan daha çok
kendi gibi olabiliyor. Bu yüzden de uzakları seçtik.
Saf. BENİM KÖKÜM ÇANAKKALE ECEABAT
Sırtında çantan, elinde fotoğraf
makinan Dünyayı geziyorsun, bu göçebe hayatta en çok özlediğin şey ne?
Çok komik, ben aslında evimi aşırı
derecede seven ve dışarıya çıkmayı da hiç sevmeyen bir insanım. Fakat kendime
da daima zıt gittiğim için sanırım böyle bir hayatı seçtim. Ben sürekli bir
özlem içinde yaşıyorum. Belki ilham kaynağım da bu olabilir. Hani bazı şairler
aşk acısı çekmeyi sever ya, ben de özlemeyi seviyorum galiba. Çünkü ne zaman
özlediğim bir yere gitsem, daima olmadığım yerde olmayı özlüyorum. Ne zaman
özlediğim birisinin yanına gitsem, bir başka kişi ağır basıyor. Yani bu özlem
duygusu hiç bitmiyor. Galiba bitsin de istemiyorum...hayatta özlediğimden
ziyade bağlı olduğum şeyler var ve onları sık sık görmek istiyorum. Evim,
yastığım ve ailem gibi.
Sana Çanakkale, Eceabat desem bana
ne dersin?
Galiba her şey orada başladı ve
belki de her şey orada bitebilir. Almanya'da doğup büyümeme rağmen, Anneannemin
ve Annemin doğduğu yerlere çok bağlıyım. Çocukluğumun sadece yazlarını orada
geçirdiğim bir bölge olsa da, ne zaman oraya gitsem içimde bir kıpırtı oluyor.
Bence konu yine saf.'a bağlanıyor. Çünkü köküm orası. Havasını ayrı seviyorum,
denizine hayranım. Ufak ama yeterli bir yer. Kendi hayatım gibi biraz.
2 Yorumlar
"Kabuk; korunaklı bir mevki ama monotonlu tutsaklık. Bu yüzdendir ki bir kabuk asla çatlamadan ve kırılmadan hayatta kalmadı.” çok beğendim.
YanıtlaSildeğil mi ne kadar güzel
Sil