Sıkı Can İyidir Tez Çıkmaz
“Artık hiçbirimiz
sıkılmıyoruz. Kendimiz de çocuğumuz da bir saniye bile boş değil. Boş zaman
dediğimiz zaman diliminde de boş değiliz, kendimizi hemen bir şeyle meşgul
ederek sıkıntıyı defediyoruz. Sıkılma duygusunu unuttuk. O yüzden yaratıcılık
düşüşte. Düşünceler aynı sığ sularda yüzüp duruyor,” diyor eğitimci, yazar Dr.
Bahar Eriş.
Üretmeyi değil, mevcut içerikleri tüketmeyi tercih
ediyoruz. Sıkılan insan, iç kaynaklarına döner, farklı bir yerden bakabilir,
yeni bir şey söyleyebilir. Yolda yürürken bile sıkılıp, cep telefonlarına
bakarak yola devam ediyor, çevreye karşı tüm algılarımızı kapatıyor, gözlem
yapmıyor, nereden geçtiğimizin bile çoğu kez farkına varmıyoruz. Uzun videoları
izleyemiyor, sıkılıyoruz, uzun metinleri zaten okuma özürlü olduk, sadece fotoğrafları
kaydırıp, “Sıradaki, sıradaki,” diyoruz şevkle. O akan giden dünyaya öyle
kendimizi kaptırdık ki, sıkılmak ve düşünmek için vaktimiz yok.
“Sıkı can iyidir, tez çıkmaz,” cümlesini kuran yoktur
sanırım zamanımızda. “Anne sıkıldık,” dediklerinde benim oğlanlar, “Akıllı
insan sıkılmaz,” derdim. Onlar da bu sözün üstüne sıkılmayı bırakıp, ne
yapabileceklerini düşünmeye başlar, çoğu kez beni de şaşırtan kendi icat
ettikleri oyunlara imza atarlardı. Hayal gücünü, sebatı, yaratıcılığı, problem
çözmeyi desteklemek; düşünmek ve kafa yormakla mümkün diye düşünüyorum.
0 Yorumlar