Fotoğraf:Ahmet Mahir Erdem
Şu anda öğle ezanı okunuyor ve hoca, ezandan sonra "zorunlu olmadıkça sokağa çıkmayalım, evde kalalım" diye anons edip , evde kaldıkları için halka teşekkür ediyor. İçinde olduğumuz bu günler Dünya Tarihi için çok önemli, bir ilk gerçekleşiyor tüm dünya adeta evlere çekildi ve rutin hayatımız durdu. Hastanelerde hastalıkla mücadele edenler, hastane personeli ve tüm sağlıkçılar, onlar her şeyle burun buruna tüm sıkıntılara göğüs geriyor, ayakta kalmaya çalışıyor. Onların Allah yardımcısı olsun, güçleri artsın. 

Bu süreçte evde kalıp, sımsıcacık yuvasında, para sorunu, yiyecek sıkıntısı, sağlık sorunu olmayanların "SIKILDIM" demeleri beni sinirlendiriyor açıkçası. Siz değil miydiniz; "hiç bir şeye vakit ayıramıyorum, bu koşuşturmacada" diyen, buyurun sakin sakin yaşayın evinizde. Çocuğunuza, kocanıza, karınıza vakit ayırın. Onları dinleyin, gözlerinin içine bakın, konuşun. İnsanoğlu nasıl iki yüzlü değil mi? Biz akıllanmayız, memnun olmama diye bir sanat var, bunu ne güzel icra ediyoruz. Şikayet et, eleştir, yargıla, memnun olma! En iyi bildiklerimiz bunlar değil mi?
                                                                                                 Fotoğraf:Ahmet Mahir Erdem
Oysa ki, şükretmeyi seçsek, hayata olumlu ve mavi gözlüklerle bakmayı seçsek. Bu bizim elimizde başkalarıyla alakalı bir durum değil. Olduğu durumdan memnun olma hali insanı huzura çeken bir haldir bir bilebilsek. Zekanın "Ortama uyum sağlayabilme kabiliyeti"olduğunu okudum bir yerlerde. Gerçekten de uyum ve denge mutluluktur. Bu günlerde en büyük meziyet de SABIR. Sabırlı olmak, razı olmak, şu andan memnun olma sanatı çok önemli bir mesele. 

Şimdiye kadar ertelediğimiz her ne varsa, yapmanın tam da zamanı değil mi? harekete geçelim, kendimizi meşgul edecek işler bulalım. "Meşguliyet Cennettir" Başkalarına hizmet edelim, yardımlaşalım, ihtiyaç sahiplerini mutlu edelim, kendimizi eğitelim, çocuklarımız ve eşimiz için mutfağa girelim en sevdiğimiz yemeği yapalım. Kütüphanemizde duran onlarca kitaptan birini alıp tekrar okuyalım veya yeni bir örgüye başlayalım. İnsanoğlunun en büyük özelliği bence her şartta güçlüğe karşı direnç gösterebilmesi. İçimizdeki o gücü çıkaralım. Olumsuz duyguları, vesveseyi bir tarafa atıp, güzele, güneşli günlere odaklanalım. 
                                                                                                    Fotoğraf:Ahmet Mahir Erdem
Doğa gayet keyifli bu süreçte, ne mutlu onlara canlandılar, kendilerine geldiler, biz insan oğlunun zulmünden bir an için kurtulup nefes alabildiler. Ne fabrika bacalarından zehirli gazlar havaya gönderiliyor, ne atık sular nehirleri, denizleri kirletiyor, ne atıklarla toprak kirleniyor, ne de hayvanlara şiddet uygulanıyor. İnsanoğlu kendi can derdine düştü. Çevreye saygı duyarak yaşamayı ne zamandır unutmuştuk. Umarım hatırlarız bu vesileyle. Kıymetini bilemediğimiz bir çok değerle yaşamanın  ayrıcalık olduğunun farkına varalım. Bu dönemden değişerek, iyileşerek çıkabilenlerden olmamızı diliyorum.

7 Yorumlar

  1. İnsan garip hakkaten çalışırken nolur hep evde olayım diyor, evdeyken nolur çıkayım diyor. Her ne yasaksa o cazip geliyor.

    YanıtlaSil
  2. İnsanlar şükretmeyi, bazı durumları fırsata çevirmeyi bilmiyor maalesef.

    YanıtlaSil
  3. Ağzına sağlık arkadaşım... Ne güzel ayna tutmuşsun... Ve ne doğru tespitler... "Olduğu durumdan memnun olma hali insanı huzura çeken bir haldir bir bilebilsek. " cümlesi de meselenin özü aslında... Büyük bir kitle kulak verdiği seslerden boğulup boğulup kendini karanlığın, kaosun, memnuniyetsizliğin çukuruna hapsetmekte, sonra da kalkıp huzuru başka birilerinde aramaya çalışmakta, etrafındakileri de kendi çukuruna çekmek için çaba sarfetmekte, oysa huzur en çok da kendi içimizde... eldekiyle yetinmekte, sınırları ve ölçüyü bilmekte, kanaat etmekte. Nankörlük ve şikayetçilik bunlardan önce geliyor ama!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sen de ne güzel yazmışsın yüreğine sağlık
      senin gibi insanlar oldukça hayat daha da yaşanılır olacak inanıyorum

      Sil
  4. Hepimizin değişmesi şart. Bu süreç bize bunu öğretiyor, bundan sonra da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve olmamalı da.
    İnsanın canı evde oturarak sıkılmaz, ki online olarak o kadar çok şey yapılıyor ki, hepsini takip etmeye kalksak yetişemeyiz:) Burada şahsen canımı sıkan şey daha çok plansızlık, belirsizlik. Önümüzdeki birkaç ayı bile görememek, yaz dönemi, çocukların okul dönemi vs. Büyük oğlum liseden mezun olacak, mezuniyetinin olup olmayacağı bile belli değil. Bunlar can sıkıcı, yoksa günü geçirmek hiç problem değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tabi ki haklısın belirsizlik ve önünü görmemek insanda kaos yaratıyor ama elimizde bunu değiştirecek güç olmayınca da karamsarlık sadece bizi bunalıma sürükler
      Allah hepimizin yardımcısı olsun

      Sil