İMZA: KIZIN'IN BLOGGER YAZARLARI İLE RÖPORTAJ
Fotoğraf: Lalenin Bahçesi
Lalenin
Bahçesi (Lale Çelepoğlu), Leylak Dalı, Asis (Asiye Telek), Buğday
Tanesi (Dilek İpek Oğul), Atalet, yıllardır internetteki blog sayfalarından
takip ettiğim yazarlar, babalarına mektup yazan 114 kadından sadece
5’i.
Diğer 100 kadının içerisinde de çok sayıda blogger ve farklı meslekten kadın
yer alıyor. En önemli ortak özellikleri,
babalarının biricik kızı olmaları. Babalarına yazdıkları mektup, bloglarında
değil de bir kitabın sayfalarında yer aldı. İmza: Kızın’dan elde edilen gelir,
21.Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı (YEKÜV) kanalıyla, çocukların eğitimi için
bağışlanacak.
Kitabın önsözünde, “Bu kitap nasıl kız
babası olunacağına dair bir kılavuz niteliğinde” diyor. Kitabı hazırlayan, Banu
Özkan Tozluyurt, Selgin GB, Esra Aylin Akalın ile yollarınız nasıl kesişti? Bu
hikâyeyi bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Lale:
Benim bu projeye katılmam Selgin GB yoluyla oldu. Çünkü kendisi de bir blogger,
sayfasında duyurmuştu. Ben önce çekimser kaldım ama sonra Leylak Dalı bu
projede birlikte yer alalım deyince yazdım. İyi ki de yazdım.
Leylak Dalı:
Ben Selgin’i ilk kez yazdığı bir kitabı okuduktan sonra tanıdım, blog yoluyla
arkadaşlığımız yüz yüze tanışmaya da dönüştü. Proje konusunu ilk açtığı kişiler
arasındaydım ve can-ı gönülden destekledim. Blogda ve diğer sosyal medya
araçlarında Selgin ve ekibi adına kitap projesinin duyurusunu yaparak tanıdığım
diğer bazı bloggerlerin de katılımını sağlamış oldum. Ayrıca sosyal medya
dışında bazı tanıdıklarım da projeye gönüllü olarak katılımda bulundu.
Asiye:
Sevgili
arkadaşım Lale'nin sayesinde haberim oldu. Sonra bloglar da yayıldı haber. Yazıp
yazmama konusunda kararsızdım. Ama bu bir sosyal proje kapsamında olunca
yollarımız kesişti.
Dilek: Blog,
blog yazarları için hayatın vazgeçilmez bir parçası. Takip edilen yazarlarla
güzel arkadaşlıkların başladığı ve sürdüğü bir aile ortamı gibi. İşte ben de bu
projeyi blogdan öğrendim ve hemen kabul ettim.
Atalet:
Ben önce Lalenin Bahçesi sayesinde Leylak Dalı’nı tanıdım. Leylak Dalı bloğunda
öykü yazarı olarak Selgin GB’den bahsettiğinde de Selgin’in bloğundan önce öykü
kitabıyla tanıştım. Sonra bloğunu okumaya başladım. Uzun süre birisinin bloğunu
okuduğunuzda gerçek hayattaki dostunuz kadar çok şeyi paylaşmaya başlıyorsunuz.
Yüzünü görmediğim dostlarımın İmza: Kızın projesi hakkında bilgilendiren ve
katılmaya çağıran e-postalarını aldığımda, hele de gelirin bir eğitim vakfına
bağışlanacağını öğrendiğimde çok etkilendim. Hem sosyal dayanışmaya yönelik hem
de sosyolojik bir derleme olacaktı. Çok ilginç buldum ve hem projeyi duyurma
aşamasında yardımcı olmaya çalıştım hem de mektubumla projeye katıldım.
Fotoğraf: Asis ve Rahmetli Babacığı
BABAM BENİM DEV AYNAMDI
Prof. Dr. Bengi Semerci “birçok kültürde
babaların kız çocuk yerine erkek çocuk tercih ettikleri bilinse de, kızların
babaların kıymetlisi olduğu yadsınamaz” diyor. Mektuplarınızda babalarınızın
sizlere verdikleri, öğrettikleri ya da yapamadıklarını mı anlatıyorsunuz?
Lale:
Ben, yazımı kaleme aldığım sıralarda babam uzun ve yorucu bir hastalık
döneminden henüz geçmişti. İyileşme hızlanmaya başlamıştı, babam da eski babam
olmaya. O yüzden benim yazım diğer yazarların aksine sevinçli bir yazı oldu. Benim
babam kocaman bir çocuktur. Çocukken bizimle de bizim oyuncaklarımızla da
bizden çok oynardı. O yüzden öğrettiklerinden çok birlikte yaptıklarımız var
aklımda. Ama yazımda da belirttiğim gibi çocukluğumuzdan beri kulağımıza küpe
olan sözü; ‘’Bir gün yalnız yaşamak zorunda kalabilirsiniz. Ona göre donatın
kendinizi’’
Leylak Dalı: Ne mutlu ki benim babam halen hayatta. Ben yapım itibarıyla duygularımı söze
pek dökemem, babama olan sevgimi de çok dışa vurabildiğim söylenemez. Yazmak
benim için her zaman duygularımı ifade etmede daha kolay bir yol oldu. Bu
mektupla ona olan sevgimi ve paylaştığımız özel anları dile getirmiş oldum.
Asiye: Sanırım ben
sadece özlemimi dile getirmek istedim, kısa da olsa.
Dilek: Yazarken bir mesaj içermesinden çok, bir mektup yazdım
ben. Kalemi aldım ve gerçekten ne hissediyorsam onu yazdım. Özellikle
öğrettiklerini, duruşunu ya da herhangi bir özelliğini ele almadan.
Atalet:
Babamı alışılmış kalıplar içinde bir baba olarak tanımlayamıyorum. Babam benim
dev aynamdı. Aslında annemin disiplini olmasa sanırım babam sayesinde sorumsuz
ve şımarık bir kadın olur çıkardım. Annem zor görevi üstlenerek babama konfor
sağlamıştı. Baba kız ilişkimiz de sıra dışıydı. Benimle vitrin gezen bir
babaydı, annemin asla izin vermeyeceği şeyleri almama izin veren arkadaşlarıma
gidip geldiğim yerlere karışmayan bir baba. Ama başım sıkıştığında, sorunum
olduğunda yardım almak için ona başvurmayı düşünmezdim bile. Kendim anne
olduktan sonra hem kendi anne ve babamı daha iyi değerlendirebildim, hem de
kişiliğim nasıl iyi bir ekip olduklarını anladım. Bazı şeylerin değeri
yaşanırken anlaşılmaz, özellikle sıradan şeylerin. Ben de mektubumda yaşarken
ne kadar önemli olduğunu anlayamadığım o yüzden teşekkür etmeyi akıl edemediğim
küçük anlardan söz ettim. Bir çeşit gecikmiş teşekkürdü.
Fotoğraf: Leylak Dalı
BABAMI ÜNLÜ YAPTIM
Baba, çoğunlukla kız çocuklarının ilk
kahramanı ilk hayranlık duyduğu erkektir. Hayatta olmayan babaların kızları
için bu mektupları yazmak daha zor olmuştur değil mi?
Lale:
Ben, hayatta olana yazmak daha zor diye düşündüm hep. Öyle ya önünde sonunda
yazıyı okuyacak. Beğenir mi? Beğenmez mi? Alınacağı şeyleri yazdım mı? Acaba
duygusu var. Sanki işin bu kısmı biraz kısıtlayıcı bile olabilir.
Leylak Dalı: Yukarıda da belirttiğim gibi benim babam hayatta ama eminim ki kaybedilmiş babalara yazmak iki misli zor olmuştur.
Asiye: Öyle
olduğuna eminim. Mektubu yazarken babam sağdı, sürpriz yapmak istemiş hiç
bahsetmemiştim. Kitap çıktığında babamı kaybedeli bir ay olmuştu. Keşke
bahsetseydim.
Dilek: O
durumda olan kız çocuklarının mektuplarını okurken özellikle duygulandım. Benim
babam hayatta en azından okuyabildi demedim hiç. Çünkü anne ve baba kaybı yeri
doldurulamayacak bir boşluk. Bunu bildiğimden, çok zorlandıklarını düşündüm
elbette.
Atalet:
Annemi ve babamı kaybedeli 17 yıl oldu. Ama benim yaşamımda hala sağmışlar gibi
yoğun yer tutarlar. İlginç, dolu ve akıllı insanlardı. Mektubu yazdığım gün
aslında kızımın babasıyla konuşmuştuk. Tartışmışlardı, kızım babasına küsmüştü.
Biraz da canım sıkkındı. Babamı düşünüyordum. Kızımın yaptığından çok daha
büyük hatalarımda bana nasıl tahammül ettiğini. Bilgisayarda başka şeyler
yaparken birdenbire oluşuverdi mektup zihnimde hiç düşünmeden. Babam sağ
olsaydı. Mektupta yazdıklarımı ona söylerdim. Bu proje olmasaydı kabristana gider söylerdim.
Yani bu düşündüklerimi ona mutlaka iletirdim. Yazmak zor olmadı ama keşke
burada olsaydı dedirtti.
Altan Erbulak, Ersan Erdura, Avni Dilligil,
Garo Mafyan, Ferhan Şensoy, Mustafa Denizli, Fedon, Uğur Mumcu gibi ünlü
babaların kızları da duygu yüklü mektuplar kaleme aldılar. Siz de babanızı bu
kitapta anlatarak onları da bir nevi ünlü yaptınız. Babanız veya yakınlarınız
bu kitabı okuduğunda neler hissetti?
Lale:
Kitap elime geçince, al baba dedim, seni ünlü yaptım, kitaplara geçirdim. Evde
de kalabalıktık, toplandık başına, yalnız okumasına fırsat vermedik. Hepimiz o
an, okurkenki duygularını yüzünde görmek istedik. Baskı altında gibi hissetti
kendini. Gözleri doldu, teşekkür ederim dedi,
sadece.
Leylak Dalı:
İtiraf edeyim ki ben babama henüz okumadım, haberi yok. Cesaretimi toplamaya
çalışıyorum. Dedim ya, ben duygularımı pek söze dökemem. Keşke benim haberim
yokken biri götürüp verse.
Asiye: Eğer okuma
şansı olsaydı eminim çok mutlu olurdu babam. Okuyan yakınlarım elbette çok
mutlu oldular, en çok da babam adına.
Dilek: Yakınlarımın farklı tepkileri oldu. Okuyup
duygulananlar çoğunluktaydı. Fakat aralarında bile bile tebrik etmeyenler de
oldu. Hepsinden öte, en güzeli babamın okuduğu andı. Bir is görüşmesindeymiş ve
mektubu okuduğunda görüşme yaptığı kişiye de okutmuş. Yanıma gelerek bana
sarılması ve ikisinin tebriği silinmeyecek bir kare hayatımdan. Kardeşim ise
hala her okuduğunda bana sımsıkı sarılıyor. Ki çevirip çevirip okusa da her
seferinde çok duygulandığını belirtiyor ve belli ediyor.
Atalet:
Mektubum aslında hüzünlü değil. Bir farkına varış ve teşekkür mektubu. Ama onun
vefat ettiğini bildikleri için, babamı şahsen veya gıyaben tanıyanlar
etkilendiler, gözleri doldu. Ben, toplumumuzda duyguların çok açık dile
getirilmediğini düşünüyorum. Bu nedenle özlem ve sevgi dile getirilince
hüzünlendiriyoruz insanları.
BU KİTAP BABALARA BİR REHBER
Genelde mendillerimiz elimizde, gözümüzü ve
burnumuzu silerek satırlarında gezindiğimiz kitapta, yer yer de esprilerle
renklenen anılarla gülümseme kaplıyor yüzümüzü. Bu kitabı neden okusun
insanlar, neler söylersiniz?
Lale:
Bence bu kitap bir baba olma rehberi. Tüm erkekler okumalı ki, bir kız çocuğu
nasıl büyütülür, hayata nasıl hazırlanır öğrensinler.
Leylak Dalı:
Evlatlar babanın değerini anlamak için, babalar da kızlarına nasıl davranmaları
gerektiğinin yol göstericisi olarak okumalılar bence.
Asiye: Her şeyden önce İmza: Kızın
kitabının tüm geliri çocuklar okuyabilsin diye kullanılacak, bu en güzel neden.
Tüm babalarla kızları arasında bir köprü olacak diye düşünüyorum, okumalı tüm
erkekler de.
Dilek: Şu
yüzden okusunlar diyemiyorum aslında. Evet, güzel bir amaç için yazıldı bu
mektuplar ama insanın duygulu olması lazım yazdıklarımızı anlaması için. Bu
devirde duygularını gösteremeyen o kadar insan var ki. Seni seviyorum demekten
çekinen bir insana bu kitabı versen, içinde hiçbir şey bulamaz. Kısacası yüreği
cesaretli insanlar okusun.
Atalet:
Bir kitabı neden okursunuz? Ya kendinizden bir şeyler bulmak için ya da
bilmediğiniz sulara yelken açmak için. Bu kitap da öyle. Bazı kişiler
kendilerini bulacak bazıları ise babasıyla kurduğu ilişki için şükredecek.
Ayrıca toplumumuzun çok farklı
kesimlerin, farklı yaşlardan kadınlarının gözünden baba kavramını
değerlendirmek bence ilginç. Kitabın
içinde mektubum olmasaydı da kesinlikle okurdum.
Ben kitabı bitirdiğimde şu duygular
içerisindeydim, “hemen babamı aramalı ve onu ne kadar sevdiğimi söylemeliyim,
çok geç olmadan” Babaları ile iyi anı biriktirenlere gıpta edip, sitem edenlere
de hak verdim. Hayattayken kıymetini bilmeli tüm sevdiklerimizin değil mi?
Lale:
Ben bu kitabı okuyup bitirince, ayrı ayrı 114 baba modeli gördüm, 114 hikâye
okudum, 114 hayata dokundum dedim. Yaşarken, hep zaman var sanıyoruz, hep yarın
yarın diyoruz. Ama o gün bir dakika sonra bile olabilir. Uzaklara bakarken,
yanı başımızdakileri kaçırıyoruz. Ben bu kitaptan sonra çok daha anlayışlı biri
oldum.
Leylak Dalı:
Elbette ki, sadece babalarımızın değil, tüm sevdiklerimiz için geçerli bu.
Asiye: Evet tüm sevdiklerimiz hayattayken
kıymetini bilmek, gereken sevgi ve ilgiyi göstermek gerek. Keşkeler olmasın
insanların hayatında dileğim.
Dilek: Hayattayken değer bilmek keşke hep söylendiği kadar
basit olsa. Kaptırıp gitmişliğin arasında ihmallerimiz çoğunlukta. Ama bu kitap
tam da bunu anımsatan ve değer bildiren türden. Başucumuzdan ayırmamalı bu
sebeple.
Atalet:
Bu konuda Leo Buscaglia’ya teşekkür borçluyum. Onun sayesinde sevgimi her
fırsatta dile getirmeyi erken yaşta öğrendim. Babama da anneme de net ve açık
defalarca söylemişimdir. O açıdan gönlüm rahat ve bu çok önemli. Bence sevdiğimiz herkese her anımız son
anımız gibiymiş gibi özen göstermeliyiz. Yaşam öyle hızlı ki insan bazen
türbülansa kapılıyor. Bana da oluyor, fark ettiğimde hemen sorarım çocuklarıma.
Seni sevdiğimi ne zamandır söylemedim derim, alıştılar artık. Hemen
gülümserler. Çok oldu derler,
şımarırlar. Seni çok seviyorum derim. Çok eğleniriz bunu yaparken. Ve iyi
hissederiz kendimizi.
ÜÇ PERİYE TEŞEKKÜR EDİYORUM
Bu kitabın gelirinin çocukların eğitimine
katkı sağlayacak olması harika bir düşünce. İmza: Kızın’ın daha birçok
baskısının yapılmasını, çok satılmasını diliyorum. Bugünün çocuklarının
geleceğin iyi eğitimli, kültürlü yetişkinleri olması için elimizden geleni
yapmalıyız değil mi? Sizlere de katkılarınızdan ve kitaba kattığınız renkten
dolayı kutluyorum.
Lale:
Sanki geleceğe imza atmış gibi hissettim ben kendimi. Dilerim uzun yıllar
raflarda kalır, çok kişiye ve amacına ulaşır. Birçok arkadaşımla aynı çatı
altında toplanıp, ortak bir proje içinde oluşumuz da ayrı bir sevinç kaynağıydı
benim için. Bu oluşum içinde olabilmemiz için bize ön ayak olup, bu projeyi
gerçekleştiren ‘’üç periye’’ çok teşekkür ediyorum.
Leylak Dalı:
Teşekkür ediyorum.
Asiye: Benim de en büyük dileğim bu, zaten
en çok da bunun için bu proje de yer aldım. Duyarlı herkesin İmza: Kızın
kitabını almasını ve okumasını arzu ederim. En azından böyle katkı sağlayarak
tüm emeği geçen herkes gibi onlarda dahil olacaklar. Ben çok teşekkür ediyorum
bu anlamlı ve güzel röportaj için. Emeği geçen herkesi de kutluyorum.
Dilek: Teşekkür için kendi payıma olanı kadar kabul ediyorum
çünkü fikri güzel insanların bunu daha çok hak ettiğini düşünüyorum. Biz bu
yolla hem çocuklara hem babalarımıza güzel bir armağan verebildik. Ki bu kadar
ilgi görmesi sadece birlik beraberliğimizden. Ortak amaç için örgütlenmemizden.
Kendi adıma bu kitapta adımın yer almasından çok mutluyum. Umarım bu fikir
diğer güzel fikirler için bir başlangıç olur.
NOT. Beni kırmayıp da röportaj verdiğiniz için sizlere çok teşekkür ediyorum. Hürriyette yayınlansa çok süper olur bu röportajımız. Bakalım bekliyoruz. Belki bize bir sürpriz yapar Hürriyet Ankara Bürosu
11 Yorumlar
Canım kanki, tanışalı yedi yıl olmuş...Bu zaman süresince sevincimde , hüznüm de her durumda bana yol arkadaşı oldun. Çok ama çok teşekkür ederim her şey için en çok da arkadaşım olduğun için...
YanıtlaSilLalem kankim, ben senin dostluğuna teşekkür ederim. Beni siz dostlarım zenginleştirdiniz. Yıllar içerisinde bu bloğu açtığım için çok mutlu oldum. Senin gibi güzel insanlar tanıdım.
YanıtlaSilNe kadar güzel bir röportaj olmuş.Onları biraz daha yakından tanıma fırsat verdi.İyi ki varlar,varsınız...
YanıtlaSilkitabı yeni aldım ve henüz birkaç sayfa okuyabildim şimdi röportajı görünce hemen okudum ve çok mutlu oldum hepinizi tek tek takip ediyorum ve yazdıklarınızın hepsini okuyorum.okurken okadar güzel duygular yaşıyorum ki bunu anlatamam.iyi varsınız iyiki okuyabiliyorum sizleri hepinize ayrıca teşekkürler...
YanıtlaSilvay süper olmuş bu ropörtaj :)
YanıtlaSilteşekkür ederim mavianne.. bizlerle röportaj yapmana da.. kitaptan birkez daha bahsedilmesini sağlamana da..
YanıtlaSilbasında yer alması için çabalamana da..
okunsun ki.. çocuklar da okumaya devam edebilsin..
sevgilerimle..
atalet..
Canım sağol, ben mesajı çok geç gördüğüm için bir not koymuştum oraya ama boşver önemli değil. Böyle de çok güzel olmuş, eline, kalemine, güzel gönlüne sağlık. Çok öperim...
YanıtlaSilÇok güzel olmuş ellerine sağlık bizlerde böylece bilgilendik umarım en kısa zaman da Hürriyet de yayınlanır sevgiler,nişanda görüşmek üzere:)))
YanıtlaSillale ablacım super olmuş roportaj, iyiki blog var da biz de seninle tanışma sansını elde etmiş olduk...iyi ki varsın:))
YanıtlaSilCanım çok teşekkürler,bak yazamadım diye üzülmüştün ama sen de çok güzel bir şey yaptın ve dahil oldun. Çok öpüyorum.
YanıtlaSilyüreğinize sağlık öylesine gezerken takıldım kaldım
YanıtlaSil