PUSULANIZ KALBİNİZ, HAYALLERİNİZ YOLUNUZ OLSUN
2015’te Gezginname, 2016’da Yeşil
Bisikletli Kız ve son olarak da 2017 yılında Vay Başına Yoga Gelenler kitabı
Yitik Ülke Yayınlarından çıkan Çimen Erengezgin ile yolumuz “Bi Arkadaşın
Başına Gelmiş” kitabı ile kesişti. Kitap yazarlarından biri olan
Erengezgin’i instagramda takip etmeye başladığımda şimdiye kadar yazdığı
kişisel gelişim dalındaki üç kitabı görünce hem kitaplarını hem de kendisini
merak ettim ve ilk fırsatta kitaplarını alıp okuyunca da bu merakımın boşa
olmadığını anladım.
Son kitabından başladım okumaya, yogaya
karşı önyargılarım vardı benim de çoğu kişide olduğu gibi. Bu önyargıları
yıkılması için yazılmış sanki “Vay Başına Yoga Gelenler” ne
diyorsun bu konuda?
Kesinlikle öyle. Ne yazık ki, medyanın ve
konuyla ilgisi olmadığı halde fikir yürüten kişilerin etkisiyle yoga oldukça
farklı algılandı. Ben de bu yargıları kırmak ve doğru şekilde anlatabilmek
amacıyla, bir öğrencinin yoga maceralarını esprili bir dille aktarmaya
çalıştım. Bir anı, öykü kitabı olmasının yanı sıra, mümkün olduğunca evde
okurların kendilerinin yapabileceği hareketler hazırlayarak, bu hareketleri
fotoğraflarla destekledim. İşin güzel tarafı, okurlar baştan sona fotoğraflanan
hareketleri verilen sırayla yaparlarsa, bir stüdyoda yoga dersine girmiş gibi
olacaklar. Bu da kitabın gizli hediyesi aslında. Ve açıkçası bugüne kadar
aldığım geri bildirimlerle de yoga adına doğru bir adım attığımı anladım. Ne
mutlu bana 😊
AN’I YAŞAYAMIYORUZ
“Ne yaparsan yap sadece onu yap” ne kadar
zor geliyor böyle söyleyince. Zihnin sürekli konuşması çok yorucu haklısın ama
nasıl oluyor da yogada odaklanabiliyorsun sadece yaptığın işe. Odaklandığında
zihnin düşüncelerle uğraşmıyor, susuyor diyorsun. Uygulaması nasıl da zor bir
durum. Bir ipucu ve takdik verebilir misin benim gibi bunu
beceremeyenlere?
Aslında hem çok zor hem de çok kolay. Çok
zor; çünkü aynı anda pek çok konuyu halletmeye programlanıyoruz ve bunun da
harika bir maharet olduğuna inandırılıyoruz. O nedenle de sürekli satranç
oyuncuları gibi birkaç adım sonrasını düşünüyor ve içinde bulunduğumuz An’ı
yaşayamıyoruz. Çok kolay; çünkü zihnimiz bunca yüklemeye karşın aynı anda iki şeye
odaklanamıyor, biz de eğer tüm dikkatimizi hareketler sırasında nefesimize
verebilirsek, başka bir şey düşünemiyoruz. Yani, ne zaman zihninizin vıdı vıdı
yaptığını yakalarsanız, hemen nefesinize odaklanın, o zaman çaput çarşısından
huzurlu bir sessizliğe geçtiğinizi fark edeceksiniz.
Neredeyse tüm
bedensel ve ruhsal ağrıların yoga sayesinde
azalacağına hatta biteceğine inandım senin hikayeni okuyunca. Şifalanmak için,
aklın ve kalbin yollarını açmak için, anlamak için, fark etmek için,
sakinleşmek ve huzur için yoganın felsefesini anlamak ve uygulamak mı
gerekiyor?
Elbette yogayı bütün olarak ele almak ve
yaşama uygulamak bizim daha farkındalıkla yaşamamıza ve şifalanmamıza neden
olacaktır. Ancak hiçbir şey için kendinizi zorlamayın derim. Öncelikle yogayı
hareketleriyle deneyimleyip, bedeninize neler kazandırdığını gözlemleyin. Zaman
içinde ya da hemen, bu kişiye göre değişir, yogayı daha derin anlamak
isterseniz de felsefesini inceleyin. Bunun için de Vay Başına Yoga Gelenler
kitabımın son bölümünde oldukça geniş bir kaynakça yer alıyor. Oradaki
kitaplardan başlamanızı öneririm.
2005 yılında tanıştığın yoga ile hayatında
sakinliğe ve sadeliğe geçiş yaptığını okuyunca bir okur olarak yogaya ilgim
arttı. Benim gibi yogayı öğrenmek isteyenlere neler önerirsin, uygun bir yoga
eğitimi programını nasıl seçebiliriz?
Aslında nasıl bir hayat yaşadığınıza
bakmakla başlayabilirsiniz. Fazla koşuşturmalı biriyseniz, iki seçeneğiniz var
örneğin. Birincisi “ben yavaşlayamam, öyle dakikalarca duramam” diyorsanız,
akışları olan bir yoga türünü seçebilirsiniz; Vinyasa. Ya da “çok koştum durmak
istiyorum” derseniz Hata Yoga ya da Yin Yoga tercih edilebilir.
Ama tüm yoga türlerini ve neye ihtiyacınız
olduğunu sizin bilmenizi bekleyemeyiz, o nedenle en güzeli bir yoga stüdyosuna
gidip, eğitmenlerle görüşerek, deneme derslerine katılmanız. Dersin ve hocanın
size iyi gelip gelmediğini daha ilk dersten anlayacaksınız zaten. Gerisi
kendiliğinden gelecektir.
ÖNEMLİ OLAN SEÇİMLER VE
NİYETTİR
Gezginname’de dört ayrı öykü ile kendi
içine bir farkındalık yolculuğuna çıkarıyorsun okuru, gönül gözü açık,
mucizeleri görebilenleri anlatıyorsun. Kişisel gelişim kitabı denilince aklıma Üniversite
yıllarında okuduğum Richard Bach’ın “Martı” ve Leo Buscaglia’nın “Yaşamak,
Sevmek ve Öğrenmek” kitapları geliyor. Gezginname için onlardan ilham alınıp
yazılmış diyebilir miyiz?
Richard Bach ve Leo Buscaglia’nın
kitapları, benim için önemli yol haritaları olan kitaplar. Anlatım tarzları,
benzetme sanatları ve ne anlattıkları; kısacası okurla buluştukları tür benim
de hem okumaktan hem de yazmaktan büyük keyif aldığım tarzdandır. Özellikle
Richard Bach’a olan hayranlığımdan ve saygımdan dolayı Yeşil Bisikletli Kız
kitabımın açılış cümlesi de yazarın Hipnozcu kitabından alınmadır. Dolayısıyla
da tür açısından ilham aldığımı söyleyebiliriz ancak Gezginname’de yazdığım
dört seri hikâye ve diğer kitaplarımda anlattıklarım tamamıyla kendi
deneyimlerimin yansımalarını içeren hikâyelerdir.
“Sakin ve huzurlu ortamda herkes
dingindir. Önemli olan huzurun bozulduğunda neler hissettiğin ve verdiğin
tepkilerdir.” Ne kadar da doğru söylüyorsun. Bir insanı öyle zamanlarda en iyi
tanıyabilirsin gerçekten de. İçindeki öze ulaşmaya çalışanlara neler söylemek
istersin?
Açıkçası hepimizin içinde hem karanlık hem
de ışık mevcut. Benim için önemli olan seçimler ve niyettir. Karanlığın hep
orada olduğunu ve gücünün tadının kışkırtıcı derecede tatlı olduğunu bildiğimiz
halde, ışığı seçiyorsak ve bu niyetimizi korumak için çaba sarf ediyorsak, her
geçen gün özümüze daha çok yaklaşacağız demektir. Ve bu çabamız, mutlaka
ödülüyle birlikte gelir.
SEVGİ EKERSEN, SEVGİ
BİÇERSİN
“Yaratılmış ne varsa, onda can
vardır.” Bu bakış açısı ve her yaratılana saygı ve sevgi duymak ne güzel bir
felsefedir böyle. Herkes bu şekilde çevresine baksa ne güzel bir yer olur Dünya
değil mi?
Harika olur ancak maalesef ki bir önceki
soruda yanıtladığım gibi karanlık fazlasıyla cazip ve maalesef ki “iyi”
olabilmek için bazen zorlanabiliriz. Önemli olan vicdan sahibi olmak, akıl ile
bunu desteklemek sanırım. O zaman her iki merkezin yani beyin ve kalbin
onayladığını gerçekleştirdiğimizde, Dünya aslında bize cennet olacaktır.
Yeşil Bisikletli Kız’da düşmekten
korkmayan, cesaretle ayağa tekrar kalkmayı bilen ya da bilmeyi hak edenlerin
hikâyeleri yer alıyor. “İnsan olmanın bedeli, yaşamını korkuların yönlendirmesidir.
Kuruntu ve kıskançlık korkunun kardeşleridir.” İnsanlar bu kötü
huylarından nasıl kurtulacak, “ben böyleyim değişemem, böyle kabul etsinler
beni” diye dolaşan öyle çok insan var ki. Nasıl başa çıkacağız böyle insanlarla
bir formulü var mı?
Bir insan istemezse onu değiştirmemiz
mümkün değil ne yazık ki. Eğer bizdeki huyları fark edersek, değiştirmek için
çaba sarf edebiliriz ancak. Bu değişim de hiç kolay olmaz, yani bugünden yarına
hemen gerçekleşmeyebilir.
Burada şöyle bir anahtar belki işimize
yarayabilir; Başkasında rahatsızlık duyduğumuz huylar, bizde olduğu için
rahatsızlık uyandırır. O nedenle, başkasını değiştiremeyeceğimiz için, o huyu
kendimizde araştırarak, “ben asla yapmam” demeden, kendimize bakmalı, fark
etmeli, kabul ederek, değiştirmek için çaba sarf etmeliyiz.
HERKES TIPKI YOGA
GİBİ,
HAYATINDA BİR KEZ DE OLSA
YAZMAYI DENEMELİ
Her hikaye sonrası aklına gelen
düşünceyi ya da hissettiği bir cümleyi not almasını istiyorsun okurdan. Kitabın
sonunda da bir sürpriz var. İlk hikaye sonrası aldığım not şu oldu; “Hayatın
sana sunduğu işaretleri iyi oku ve güven. mucizelere inan” bir diğeri “Hayatın
renklerini keşfet” Herkes kendi hayat hikayesini yazabilir mi, ya da şöyle
söyleyeyim yazmalı mı?
Tabii ki yazabilir ve hayır yazmak zorunda
değil. Ancak yazma eyleminde, hiç ummadığımız kelimeler bizi hiç fark
etmediğimiz hikâyelere götürebilir ki bu da kendimizi tanımak açısından küçük
ama etkili ipuçlarını görmemizi sağlar. Bence herkes tıpkı yoga gibi, hayatında
bir kez de olsa yazmayı denemeli ve çıkan sonuca hayret edebileceklerine
inanıyorum.
2015’ten beri her yıl bir kitap
yayınlamışsınız. 2018 bitmeden de bir kitap geliyor mu? Neler yapıyorsun
bugünlerde, örneğin bir günün nasıl geçiyor? Her gün yaptığın bir rutinin var
mı?
Amacım mümkün olduğunca çok, birikimlerimi
kaleme almak; çünkü benim bir derdim var ve onu farklı biçimlerde kitaplar
yazarak olabildiğince çok insana aktarmak istiyorum. Aslında bu Eylül ayında
yeni kitabım yayımlanacaktı ancak, ülkenin koşulları nedeniyle yayınevinin
kararları doğrultusunda biraz gecikecek gibi gözüküyor. Yeni kitabım kadına
şiddete yönelik bir roman olacak. Şimdilerde onun heyecanını yaşıyorum. Umarım
en kısa sürede sizlere ulaşır ve derdimi anlatmama yardımcı olur.
Bu arada ben bir sonraki romanımı yazmaya
başladım ve aynı zamanda da çocuklar için bir hikâye kitabı üzerinde
çalışıyorum. Yoga Dergisi’ne her ay yoga ile ilgili yazılar yazarak, kitapta
anlatmaya çalıştıklarımı bu yazılar sayesinde güncellemeye devam ediyorum. Ve
şu aralar çok yeni olarak Youtube kanalımı açtım 😊
Orada yer alacak yoga çekimlerine devam ediyorum ki bu videolar da kitabımı
destekler nitelikte olacak. Ama dışarıdan bakacak olursak, hâlâ bir Ege
kasabasında tatildeyim 😊 Eylül sonu itibariyle İstanbul’a döneceğim
ve yoga derslerimi vermeye başlayacağım.
Çok teşekkür ediyorum söyleşi için, sağol,
varol. Sen hep yaz senin gibi pozitif düşünen, güzel yürekli insanlara çok
ihtiyacımız var.
Çok teşekkür ederim, iyi ki bir araya
geldik.
4 Yorumlar
Değişik konulara yelken açmak :)
YanıtlaSilYELKEN AÇMAK LAZIM :))
SilNe kadar güzel anlatmışsınız, ne kadar anlamlı cümleler barındırıyor yazınız. Yazarı daha önce tanımamıştım. Bu anlamlı cümlelerin yazarını okumak isterim."Yaratılmış ne varsa onda can vardır".
YanıtlaSilSU GİBİ AKIYOR KİTAPLARI SADE VE YALIN YAZILMIŞ
YanıtlaSilOKUYUNCA HAK VERECEKSİN
SEVGİLER